29 Ağustos 2007 Çarşamba

2006-2007 Bütünleme sınavları

2006-2007 bütünleme sınavları 8 eylül (08/09/2007)-9 eylül (09/09/2007) tarihinde saat 09,00 da yapılacak.

Sınav giriş belgeleri elinize geçmiş olması gerekiyor hala sınav giriş belgenizi alamamışsanız aöf büronuza giderek çıkartırın.

Genel olarak hatırlatmalar.
Sınava girerken yanınızda bulunması gereken belgeler.

1.Sınav giriş belgeniz.
2.Öğrenci kimlik kartı veya öğrenci tanıtım kartı yada bu kartı kaybetmiş öğrencilere aöf bürolarınca verilan sınavda geçerli öğrenci kimlik belgesi.
3.Nufus cüzdanı,sürücü belgesi veya pasaport
4.Yumuşak uçlu iki siyah kurşun kalem, iyi silen bir silgi ve kalem açacağı

Sınava girerken yanınızda bulunmayacaklar.

1.Cep telefonu ,telsiz çağrı cihazı vb. iletişim araçları. (aslında gözetmene teslim ede biliryorsunuz fakat riske atmamakda fayda var.)
2.Fotoğraf mah. kamera ...
3.Data bank vb
4.Silah ruhsatlı olsa bile yasak.




Ders notları ve konu anlatımları

1. SINIF

2. SINIF

3. SINIF

4.SINIF

1. sınıf ders notlari ve konu anlatımları

Açık öğretim fakültesi 1. sınıf ders notları ve konu anlatımları.


Temel Bilgi Teknolojileri Ders Notları Sorular - Cevaplar

TEMEL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ


Bilgiyi işlemekte kullanılan araçlar ikiye ayrılır. 1-Maddi cihazlar 2-Kavramsal araçlar.

Kullanıcı ve bilgisayarın karşılıklı etkileşimini sağlayan birimlerin genel adı Giriş-çıkış birimleridir.

Bilgisayar sisteminin maddi unsurlarına Donanım denir. Maddi olmayan unsurlarına yazılım denir.

Windows 98, windows 2000, windows XP, işletim sistemleridir.

Daha önceden kaydedilmiş olan bir belgeyi açmak için oklu açık kitap düğmesi kullanılır.

Kelime işlemcilerle metin düzenleme, metin biçimlendirme, metin yazdırma, metin saklama yapılabilir fakat metin karakteri oluşturulamaz.

fx düğmesinin işlevi aktif hücreye işlev yapıştırmaktır.

Sunum programlarının görünüm seçenekleri: Anahat, normal, slayt, slayt sıralayıcısı görünümü

Sunum programlarında farklı biçimlerde ve renklerde hazır metin şablonlarından yararlanmak için WortArt kullanılır.

Bilgisayarda çeşitli şekiller ve gerçekçi çizimler yaratmak ya da düzenlemek amacıyla kullanılan yazılımların genel adı çizim programlarıdır.

Veri tabanında kayıtları meydana getiren hücrelere alan denir.

Bilgisayar ağını oluşturan dört temel öğe: İletim ortamı ile bilgisayar arasındaki arayüz donanımı, İletim yöntemi, Fiziksel iletim ortamı, Ağ işletim sistemi

Bilgisayarlararası bağlantıların şekline ağ topolojisi denir.

Ağa bağlı bilgisayarların birbirleriyle haberleşmekte kullandıkları dile ağ protokolleri denir.

Eğitim kurumlarının internet adreslerindeki uzantısı .edu

İki ya da daha fazla kullanıcının farklı anlarda birbiri ile bilgisayar ağı üzerinden haberleşmesini E-mail sağlar.

İnternet üzerinde bulunan web sitelerinin görüntülenebilmesi için kullanılan programlardan biri İnternet Explorer'dır.

Algoritmaların grafiksel şekiller kullanılarak gösterimine Akış Şeması denir.

Sistem analizi ve tasarımında problem çözme sürecinin ilk aşaması Ön araştırma'dır.

Girilen veriler üzerinde işlem yapan bilgisayar birimi işlemcidir.

Kelime işlemcilerde metin saklama, yazdırma, düzenleme, biçimlendirme yapılabilir ama metin karakteri oluşturulamaz.

İşlem tablosunun özellikleri: Sayısal verileri yorumlamaya yardımcı olmak, karmaşık hesaplamalar ve işlemler yapmak, değişikleri kendiliğinden güncellemek, eğer türü sorular sormaya olanak tanımak.

Bilgi işlem sürecinin adımları: kaydetme, sıralama, sınama, sınıflandırma.

Büro yazılımlarında ekranda görüntülenmesi istenen bir araç çubuğunu eklemek için kullanılan menü Görünüm menüsüdür.

Bilgisayar sisteminde verilerin ve programların bulunduğu bilgi kümelerine dosya denir.

Herhangi bir amaç için hazırlanmış ve bilgisayar konusunda uzmanlık gerektirmeden kullanılabilen bilgisayar programlarına paket program denir.

Kelime işlemci programında belgeye bir resim eklemek için kullanılan menü ekle menüsüdür.

Büro yazılımlarında standart araç çubuğu üzerinde bulunan disket düğmesinin işlevi üzerinde çalışılan dosyayı kaydetmektir.

Windows 2000 işletim sistemidir.

Kelime işlemci programında, yaratılan bir belgenin yazıcıdan çıkmadan önceki en son halini görüntülemek için Baskı Önizleme kullanılır.

Bilgisayarların sadece kendilerinin bildiği dile makine dili denir.

Bilgiyi işlemekte araçlar ikiye ayrılır.

Farklı program ve uygulamayı masaüstünden çalıştırmak üzere yaratılan nesnelere kısayol denir.


Günümüz toplumlarında bilgiyi tarif ederken kullanılabilecek en önemli ölçüt: Karar verme sürecindeki rolü

Bilgi işlem sürecindeki işlem adımları: Kaydetme, Sınama,sınıflandırma, Özetleme, Erişim, Hesaplama, Saklama,Çoğaltma, İletme

Bir disketin kapasitesi 1.44 megabayttır.

Ortalama bir CD nin kapasitesi 700 MB'dir.

Bilgisayara belirli bir işi gerçekleştirmesi için verilen komutlar toplamına program denir.

Kullanıcıların programlama bilmeden kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesini sağlamaya yönelik programlara paket programlar denir.

Tek kullanıcının her defasında tek bir işi yapabilmesine yönelik olarak tasarlanan işletim sistemi : Tek kullanıcı-tek görev'dir.

Hızlı başlat araç çubuğu ekranın sol alt köşesinde yer alır.

Standart araç çubuğunda yer alanlar: Yeni dosya, dosya aç, kaydet, önizleme, sözlük denetimi, kes, kopyala,yapıştır,geri al, yinele,bağlantı ekle, yakınlaştır.

Kopyala komutunun klavye kısa yolu Ctrl+C (copy)
Yapıştır komutunun kısa yolu Ctrl+V
Dosya yeni komutunun kısa yolu Ctrl+N (new)
Tümünü seç komutunun kısa yolu Ctrl+A (all)
Kes komutunun kısa yolu Ctrl+X


MS Word programında yer alan A düğmesi metnin seçili alanı altı çizili yapar.

Kelime işlemcilerde metni oluşturan harf, rakam, sembol ve boşluklar karakter ile ifade edilir.

=TOPLA(D712) komutu yerine =D7+D8+D9+D10+D11+D12 komutu kullanılabilir.

Excel programında bir grafik çizmek için yapılması gereken ilk işlem grafikte gösterilmek istenen veriler etiketleriyle beraber seçilir.

Matematik Ders Notları

Özdeşlik, Denklemler ve Eşitsizlikler


( # ) Parantez Açılımları

a ( x + b ) = ax + b Örnek: 4 ( x + 5 ) = 4x + 20

x ( x + a ) = x² + ax Örnek: 3x ( x + 2 ) = 3x² + 6x

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.


( # ) Ortak Parantez Alma

x² + ax = x.x + a.x = x ( x + a )

Örnek: x² - x = x.x - 1.x = x ( x- 1 )

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.


( # ) Tam Kare

Tam karenin hikayesi şudur: 1. karesi + 1. ile 2.'nin çarpımının 2 katı + 2.'nin karesi

Denklem ( x + k )² olsun.
Formül olarak ise x² - 2kx + k² ' dir.

Örnek: ( x + 2 )² = x² + 4x + 4

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.



( # ) İki Kare Farkı

Genel formülü, x² - a² = ( x - a )( x + a ) 'dır.

Örnek: x² - 4 = ( x - 2 )( x + 2 )
Örnek: x² + 4 = ifadesinin özdeşi yoktur.

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.


( # ) İki Küp Toplamı ve Farkı

x³ + y³ = ( x + y )( x² - xy + y²) veya x³ - y³ 0 ( x -y )( x² + xy + y² )

Örnek: x³ + 8 = ( x + 2 )( x² - 2x + 4 )

Örnekleri Çoğaltabilirsiniz.


( # ) Birinci Dereceden Bir Bilinmeyenli Denklemler

a ve b bir sayı ve a sıfırdan farklı olmak üzere,

ax + b = 0 birinci dereceden denklemdir.

Not: Birinci dereceden denklemi çözmek için x'i yalnız bırakıp eşitliğin diğer tarafındaki sayıya bölmek gerekir.

Not: Eşitliğin her iki tarafında da x değeri varsa eğer; x'li olan değerler bir tarafa, tam sayılar ise bir tarafa toplanarak işlem yapılır.

Örnek: 5x - 6 = 2x + 6 denkleminde x kaçtır.

5x - 2x = 6 + 6 ( x'li ifadeleri bir tarafa tam sayılı ifadeleri bir tarafa topladık)
3x = 12
x = 4 olarak bulunur.

Örnekleri Çoğaltabilirsiniz.

Not: Denklemimizde kesirli ifade varsa eğer, önce kesirden kurtarmamız gerekir. Kurtardıktan sonra denklemi çözebiliriz.

Örnek: 1/4 ( x - 1 ) = 2 denkleminde x kaçtır.

4.1/4 ( x - 1 ) = 2.4 ( Kesirden kurtarmak için eşitliğin her iki tarafını da payda ile çarptık. )
( x - 1 ) = 8 ( Denklemi çözebiliriz. )
x = 9


( # ) İkinci Dereceden Denklemler

a, b, c sayı olmak üzere ax² + bx + c = 0 şeklindeki ifade 2. dereceden denklemdir.

Örnek: x² + x - 6 ifadesinde a:1 b:1 c:-6'dır.



( # ) Kökleri Bilinen 2. Dereceden Denklemi Bulma

Kökleri a ve b olan 2.dereceden denklem ( x - a )( x - b ) = 0 şeklinde gösterilir. Buradan yola çıkarak formülü yazacak olursak ( x - 1.Kök )( x - 2.Kök ) = 0 olarak ifade edebiliriz.

Örnek: Kökleri 4 ve 6 olan 2.dereceden denklemi yazalım;

( x - 4 )( x - 6 ) = 0
x² - 6x - 4x + 24 = 0

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.

( # ) Kökleri Bilinen 2. Dereceden Denklemi Bulma

x4 - 3x² - 4 = 0 denklemi üzerinden gidecek olursak,
Öncelikle kolaylık olması için x²'ye "t" diyelim. Bu, soruyu çözerken kolaylık sağlayacaktır.

x4 - 3x² - 4 = 0
t² - 3t - 4 = 0 olarak yazılır ve gerekli işlemler yapılıp t değeri bulunur.


( # ) Eşitsizlikler

Not: <<>> sembolleri hem büyük/küçük hem de eşit anlamı taşımaktadır. Karıştırmayınız.

a, b £ R ve a sıfırdan başka bir sayı olmak üzere ax + b > 0 veya ax + b <>> 0 veya ax + b << 0 ) şeklindeki ifadelere 1. dereceden eşitsizlik diyoruz.

Not: ">> veya <<" olan tarafta parantez köşelidir "[ ]" ama "> veya <" var ise parantez normaldir. " ( ) "

Not: Eşitsizlik konusunu denklemler ile hemen hemen aynıdır.

Not: Bir eşitsizlik negatif sayı ile çarpılır veya bölünürse işaret yön değiştirir.

Örnek: 5x - 4 < 4x - 4 eşitsizliğinde x kaçtır.

5x - 4x < -4 + 4
x < 0 olarak çözeriz.
( - sonsuz, 0 )

Örnek: 3x + 5 >> 5x - 11 eşitsizliğinde x kaçtır.

3x - 5x >> - 11 - 5
- 2x >> - 16
x << 8 ( "-" ile bölündüğünden dolayı işaret değişti. )
( - sonsuz, 8 ]

Örnek: - 3 << 6x - 15 << 3 eşitsizliğini çözecek olursak.

- 3 << 6x - 15 << 3
-3 + 15 << 6x << 3 + 15
12 << 6x << 18
2 << x << 3 ( 2 ile 3 arasındaki sayılardır.) [2, 3]

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.



( # ) İkinci Dereceden Eşitsizlikler

Örnek: x² - 3x << 0 köklerini bulalım.

İlk kökü 3'tür. İkincisi ise 0'dır. [3, 0] olarak ifade edilir.

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.

( # ) Köklü Denklemler

Örnek:Karekök içinde x - 3 = x + 4

çözmeden önce kareköklü ifadeyi karekökten çıkarmak için eşitliğin her iki tarafının karesini almalıyız. Devamına bakalım,

x - 3 = ( x + 4 )² denkliğinden
x - 3 = x² + 8x + 16
x - 3 - x² - 8x - 16 = 0
x² + 19 + 9x = 0 'dır.

Örnekleri çoğlatabilirsiniz.

iktisada giriş faydalı bilgiler

ürün farklılaştırması: ürün ambalajı, mağaza görünümü, satış koşulları, reklamlar.
• Vergi sisteminin vergi oranlarının düşürülerek bireyin çalışma isteğini, tasarrufları ve yatırımları teşvik edecek şekilde reforme edilmesini içeren politika: arz yönlü politika
• Klasik model: ücretlerin azalma ve artma yönünde esnek olduğunu kabul ederek bir ekonomide uzun süreli işsizliğin ortaya çıkmayacağı.
• Talep esnekliği arz esnekliğinden küçük ise verginin büyük kısmı ÜRETİCİ ye yansır.
• Ekonomik kar olabilmesi için toplam hasılatın toplam fırsat maliyetinden yüksek olması gerekir.
• Firmanın ürünlerin satışından elde ettiği gelir: Toplam gelir.
• Tekelcinin talep eğrisiyle piyasa talep eğrisinin aynı eğriler olmasının nedeni: piyasada tek firma olması.
• Tekel piyasasında tek satıcı olması: tekelci firmayı endüstri konumuna sokar.
• Tekelci rekabet piyasasındaki firma kısa dönemde karını maksimize ettiği eşitlik: MR=MC
• Tekelci firmanın talep eğrisi: ortalama gelir eğrisi
• GSMH hesaplanırken sadece tamamlanmış mal ve hizmetlerin göz önüne alınmasının nedeni: çifte saymaya engel olmak.
• Devletin bir mala ilişkin sübvansiyon uygulaması: arzın artmasına.
• Merkez Bankası para politikasının yürütülmesinden sorumlu olan birimdir.
• Oligopol: üretici firmalar arasında bağımlılık olan piyasa.
• Tüketicinin gelirindeki artış: hem denge fiyatı hem de miktarı artar.
• Bir tüketicinin fayda maksimizasyonu sağladığı tüketim miktarı: tüketilen tüm malların marjinal faydalarının fiyatlarına oranının eşit olduğu.
• Tam rekabet piyasasında normal kar: Fiyat=Ortalama Maliyet
• Dışsallıklar:
1. Üretici ve tüketiciler tarafından meydana getirilebilir.
2. Pozitif ve negatif olabilir.
3. Kamusal malların dışsallıkların özel bir türü olması.
4. Dışsallıkların taraflarının belirlemenin mümkün olmaması.
• Ortalama tüketim eğilimi ile ortalama tasarruf eğilimi 1 e eşittir.
• Reel GSMH: Belirli bir yılın fiyatları esas alınır.
• Toplam harcamaların üretim değerinden büyük olması halinde: Stoklar azalır, GSMH artar.
• Otonom vergi: Vergilerin gelirden bağımsız olan kısmı.
• Fiyatlar genel düzeyini ifade etmek amacıyla kullanılan fiyat indekslerinde temel yıl olarak kabul edilen yıla ilişkin indeks değeri 100.
• Maliye Politikası: vergi, kamu harcamaları
• Say kanunu: her arz kendi talebini yaratır.
• Gresham yasası: kötü para iyi parayı piyasadan kovar.
• Spesifik vergi: maddi ölçü üzerinden alınan vergi.
• Ad valorem vergi: parasal değerin yüzdesi şeklinde alınan vergi.
• Stagflasyon: fiyat artarken üretim azdır.
• Deflasyonist açık: bir ekonomide tam istihdam gelir düzeyinin altında dengenin sağlanması durumunda ortaya çıkan harcama açığı.
• Enflasyonist açık: tam istihdam gelir düzeyinin üzerinde dengenin sağlanması durumunda ortaya çıkan harcama fazlasıdır.
• M1: TC Merkez Bankası tarafından yapılan para arzı en likit olanı.
• M2: vadeli-vadesiz mevzuatlar.
• İhtiyat amacıyla para talebi: beklenmeyen harcamaların karşılanması.
• Para nötr ise para miktarındaki değişmeler: Fiyatlar genel düzeyini etkiler.
• Paranın satın alma gücünün elde tutulmasına olanak sağlaması: Değer muhafaza aracı olması.
• Paranın mal ve hizmetlerin değerini ölçmede ortak ölçü birimi olması: Hesap birimi olma.
• İşlem amaçlı para talebinde elde tutulacak para miktarını: Harcamaların düzeyi.
• Bir ekonomide sermaye stoğuna yeteri kadar ilave yapılmadığında: sermaye stoğu azalır, toplam arz eğrisi sola kayar.
• Sermaye stoğundaki azalma: toplam arz eğrisinin sola kaymasına.
• Yerli firmalar tarafından üretilen ve ithalide yapılan mallara: ithalata rakip mallar.
• Kamu harcamalarında meydana gelecek artışta toplam talep eğrisi sağa kayar.
• Faiz oranı para talebini ters yönde etkiler.
• Tarife: ithal edilen mallara konulan vergi.
• Sınırlı uzmanlaşma: artan maliyet.
• Sermaye sığlaşması: hızlı nüfus artışı sonucu sermaye miktarının azalması.
• Genişlemeci para politikası: hem fiyat hem de üretim artar.
• Karşılaştırmalı üstünlük: belirli bir malın üretiminin diğer ülkelere göre daha etkin daha düşük fırsat maliyeti ile gerçekleştirilmesi.
• Mutlak üstünlük: belirli bir malın üretiminin daha az kaynak kullanımı ile gerçekleştirilmesi.



• Ortalama yılda%4 büyüme oranına sahip bir ülkede üretim hacminin 2ye katlanabilmesi için yaklaşık 18 yıl gereklidir.
• Marjinal tüketim eğilimi bilinmiyorsa bundan yararlanarak marjinal tasarruf eğilimi MPS=1-MPC dır.
• Planlanmış yatırım harcaması: beklenen kar.
• Neomerkantalist görüşe göre sanayileşmiş bir ekonominin sahip olduğu karşılaştırmalı üstünlük: teknoloji sonucu ortaya çıkar.
• Daraltıcı iktisat politikası: para arzını kısmak.
• Daraltıcı maliye politikası: kamu harcamalarını azaltarak, vergileri arttırmak.
• Genişlemeci maliye politikası: kamu harcamalarını arttırmak, vergileri azaltmak.
• Serbest dış ticaret: uluslararası mal fiyatlarının eşitlenmesinde etkilidir.
• Teknolojik yenilik yaratma potansiyeli: nüfusun eğitim düzeyinin artması.
• Gelir-harcama bakımından sızıntı: tasarruflar, vergiler ve ithalat.
• Tasarruf paradoksu: artan tasarrufların tüketim harcamalarını ve geliri azaltması.
• Bir bankanın ayırdığı rezervler banka bilançosunun: varlık niteliğinde olduğu için aktifte bulunur.
• Paranın işlem amacıyla talep edilmesinin nedeni: gelir elde etme ve harcama yapma dönemlerinin eşleşmemesi.
• Uluslararası mal fiyatlarının eşleşmesinde serbest dış ticaret etkilidir.
• Otonom yatırım harcamalarında meydana gelecek meydana gelecek bir azalmanın toplam harcama fonksiyonu (AE) ve denge gelir düzeyi (Y) etkisi: AE aşağıya kayar, Y azalır.
• YF tam istihdam GSMH düzeyini, Y Fiili GSMH düzeyini gösterirse bir ekonominin noksan istihdam düzeyinde olabilmesi için YF>Y
• Vergi çarpanı negatif işaret: Vergi değişikliklerinin gelire ters yönde yansıması.
• Para talebini nominal gelir-faiz oranı belirler.
• Ekonomik büyüme oranlarının hesaplanması Reel GSMH.
• İçe dönük kalkınma stratejisinin amacı: ithalatı ikame etmek.
• Faktör talep esnekliğini etkileyen faktörler:
1. zaman,
2. malın talep esnekliği,
3. marjinal ürün gelirini azalma biçimi,
4. faktörler arası ikame olanağı.

• Faktör talebini etkileyen değişkenler:
1. diğer üretim faktörlerinin fiyatları,
2. talep edilen mal miktarı,
3. faktör fiyatı,
4. faktör verimliliği.
• Keynes yaklaşımı: talep yetersizliği durumunda devlet toplam talebi destekleyerek ekonomiye müdahale etmelidir. Klasik modellerin kabul ettiği ‘bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ felsefesinin tamamen zıttı dır.
• Konjonktür dalgalanmalarının uzun dönemdeki seyri U dönüşü.
• Mutlak değer olarak değerlendirildiğinde vergi çarpanının kamu harcamaları çarpanından küçük olmasının nedeni: vergi değişikliklerinin kullanılabilir gelir aracılığıyla tüketim harcamalarını etkilemesi.
• Bankacılık sisteminin tabi olduğu zorunlu rezerv: ülkedeki para miktarını kontrol.
• Değişim denklemini miktar teorisine dönüştürebilmek için Klasik iktisatçılar:
1. ekonomi sürekli tam istihdamdadır.
2. dolaşım hızı sabittir.
• Genişlemeci iktisat politikalarının amacına ulaşabilmesi: ekonomi toplam arz eğrisinin yatık olduğu bölgede.
• Dış ticarete getirilen kısıtlamalar: ihracat ambargosu, kotalar, tarife, tarife dışı engeller.
• Bağımlı nüfusun artması durumunda: ortalama tasarruf eğilimi azalacağından ekonomik büyüme yavaşlar.
• Gelişmekte olan ülke vatandaşları asgari geçim düzeyinde bulundukları için gerekli tasarrufu yapamıyorlarsa gerekli kaynak: yabancı tasarruflar.
• Piyasa talep eğrisi üzerinde hareket: malın kendi fiyatı.
• Emek yoğun endüstrilerde uzmanlaşmaya giden ülkelerde: iş gücü nispeten bol, sermaye kıt kaynaktır.
• Maliye politikası: devletin topladığı vergiler ve yaptığı harcamalar.
• Kamu harcamaları ve yatırımların otonom olarak kabul edildiği dışa kapalı modelde toplam harcama fonksiyonu eğilimi: marjinal tüketim eğilimi.
• Otomatik istikrar: artan oranlı gelir vergisi.
• Bir malın fiyatının değişmesine rağmen toplam hasılat aynıysa talep birim esnektir.
• Tam rekabete yakın: tarım ürünleri piyasaları.
• Konjonktür dönemleri:
1. dip
2. canlanma
3. tepe
4. daralma.
• Denk bütçe çarpanı 1 e eşittir.
• Bir ekonomide Merkez Bankasının zorunlu karşılık oranını arttırması kaydi para miktarını azaltır.
• Spekülatif para talebi faiz oranı arttığında azalır.
• Bir ekonomide para arzı azaldığında:
1. faiz oranı artar
2. yatırımlar azalır
3. para arzı eğrisi sola kayar
4. Reel GSMH azalır.
• Talep enflasyonunun nedenleri:
1. para arzının artması
2. kamu harcamalarındaki artış
3. vergilerin azalması
4. otonom tüketim harcamalarının artması.
• 765 dolar ile 2995 dolar arasında: alt orta gelirli ülkeler.
• 1. dünya ülkeleri: Fransa, Yeni Zelanda, Japonya, Kanada.
• M↑G↑T↓ toplam talep eğrisi sağa kayar.

İktisada Giriş Ders Notları

İktisadın Tanımı ve Temel Kavramları

Bir bilim dal› olarak iktisadın tanımını ve ilgi alanını açıklayabilmek

• İktisat, sonsuz olan insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla nasıl karşılanacağını inceleyen bir sosyal bilimdir. İktisat bir sosyal bilim olma yanında, analitik bir yapıya da sahiptir. İnsanların iktisadi davranışları ile malların üretim, tüketim ve dağıtım faaliyetlerini inceler.

İktisatçılar tarafından gerçekleştirilen analizlerde uygulanan yöntemleri açıklayabilmek

• İktisat, bir sosyal bilim olmasına rağmen büyük ölçüde matematiksel yöntemler kullanır. İktisatçı önce bir konuyla ilgili gerçekleri toplar, daha sonra bu topladığı gerçekler yardımıyla teori oluşturur ve nihayet bu teoriler yardımıyla çeşitli sorunların çözümüne yönelik iktisat politikaları geliştirir. İktisatçının çevremizdeki günlük olaylara bakışında kullandığı ilkeleri ve bu konuda düşülen hataları açıklayabilmek

• İktisadi düşünme tarzı rasyonel davranış, karar alma sürecinde fayda ve maliyetleri esas alma ve değişimi inceleyen marjinal analiz kavramlarına dayanır.

• İktisadi düşünme sistematiği içinde diğer şartların sabit kaldığı, korelasyon ve nedensellik ilişkisinin farklı kavramlar olduğu ve nihayet, birey için doğru olanın bütün içinde doğru olacağı sonucunun hatalı olduğu unutulmamalıdır.

Yoğun içeriği nedeniyle iktisadın nasıl bölümlendirilebileceğini açıklayabilmek

• İktisat, makro iktisat ve mikro iktisat, pozitif ve normatif iktisat olmak üzere çeşitli bölümlere ayrılır. Mikro iktisat, iktisadın daha çok firma, üretici ve tüketici gibi bireysel karar birimlerinin davranışlarını inceleyen bölümüdür. Makro iktisat ise iktisadın daha çok enflasyon, ekonomik büyüme ve dış ticaret gibi makro büyüklüklerini inceleyen bölümüdür. Pozitif iktisat, daha çok ne olduğunu anlamaya çalışır. Bu nedenle pozitif iktisat değer yargıları içermez.x Normatif iktisat ise daha çok ne olması gerektiği konuları üzerinde durur ve değer yargıları içerir. Günlük yaşamda farklı anlamlarda kullandığımız kavramlara iktisatçıların verdikleri anlamları açıklayabilmek

• Ekonomik birimler hane halkları, firmalar ve devlet olarak üçe ayrılır.

• İhtiyaç, tatmin edildiği zaman haz, tatmin edilmediği zaman sıkıntı yaratan duygulardır. İhtiyaçlar zorunlu ve zorunlu olmayan ihtiyaçlar olmak üzere ikiye ayrılır. İhtiyaçlar, sonsuz olma özelliğini taşırlar. Ayrıca, ihtiyaçlar şiddet bakımından farklılıklar gösterirler. İhtiyaçlar ve ihtiyaçları tatmine yarayan araçların, ikame edilebilirlik özellikleri vardır.

• İnsanlara fayda veya tatmin sağlayan şeylere mal denilir. Mallar ekonomik ve serbest mallar olmak üzere ikiye ayrılırlar.

Kıtlık, Tercih ve Fayda

Kıtlık olgusunun neden oldu¤u tercih yapma zorunluluğunu ve bunun ekonomik birimlere yüklediği maliyeti açıklayabilmek

• Bir ekonomide kaynaklar toprak, emek ve sermayeden oluşur. Bu kaynaklar üretim faktörleri (ya da girdiler) olarak adlandırılır.

• İktisadi anlamda, alınan her karar ve yapılan her tercih bir maliyet taşır. Bir tercih yaparken vazgeçmek zorunda kaldığımız en değerli alternatif bu tercihin fırsat maliyetini oluşturur.

• Parasal maliyet fırsat maliyetinin bir parçası olabilir. Kıtlık, tercih ve fırsat maliyeti kavramlarını bir araya getirerek ekonomide etkin üretim düzeyinin nasıl sağlanabileceğini açıklayabilmek

• Mevcut üretim faktörleri ve teknoloji veri iken, belirli bir dönemde ekonominin maksimum düzeyde üretebileceği çeşitli ürün bileşimlerini gösteren sınır eğrisi üretim imkanları eğrisidir. Bu eğri kıtlığın sonuçlarını, ekonomideki tercihleri ve her tercihin fırsat maliyetini göstermektedir.

• Bir malın daha fazla üretilmesi için diğer malın üretiminden vazgeçilmesi gereken miktar her aşamada artar. Bu durum artan fırsat maliyeti olgusunu ifade eder.

• Zaman içerisinde ekonomideki üretim faktörlerinin miktarı ve niteliği değişebilir, üretimde daha üst düzey teknolojiler kullanılabilir. Bu değişiklikler üretim imkanları eğrisinin yer değiştirmesine neden olur. Üretim imkanları eğrisi sağa doğru kaydıkça toplum için daha önce imkansız olan mal bileşimlerinin üretimi imkan dahiline girer. Ne, nasıl, kimin için üretilecektir şeklinde özetlenen iktisadi soruların cevaplanabilmesi için geliştirilen karar mekanizmalarını açıklayabilmek

• “Ne, nasıl, kimin için üretilecektir?” sorunlarının çözümü için benimsenen karar mekanizması ekonomik sistemlerin temelini oluşturur. Bu sorunların çözümü tamamıyla piyasaya bırakılmışsa piyasa ekonomisi, tamamıyla devlet tarafından sağlanıyorsa kumanda ekonomisi, devlet ve piyasa tarafından birlikte sağlanıyorsa karma ekonomix sisteminden söz edilir.

Tüketicilerin rasyonel davranarak en yüksek fayda düzeyini sağlayan tercihleri nasıl yapacaklarını açıklayabilmek

• Ekonomik birimlerin tüketim eyleminden amaçları elde ettikleri toplam faydayı maksimize etmektir. Bir malın ilave miktarları tüketildikçe toplam faydada meydana gelen değişme marjinal fayda olarak tanımlanır. Marjinal fayda her ilave tüketimle birlikte azalır ve belirli bir tüketim düzeyinde sıfıra iner. Marjinal faydanın sıfır olduğu tüketim düzeyinde toplam fayda maksimumdur.

• Bir mal için harcanan bir birim paranın marjinal faydası, bir başka mala harcanan bir birim paranın marjinal faydasına eşit olduğunda tüketici maksimum faydayı elde eder. Bu nedenle tüketilen tüm malların marjinal faydalarının fiyatlarına oranının birbirine eşit olması durumunda tüketici dengeye gelir.

Arz ve Talep

Talep ve talep eğrisi kavramlar› ile talebi belirleyen faktörleri açıklayabilmek.

• Diğer koşullar sabitken, bir maldan satın alınmak istenen miktar, bu malın fiyatı ile ters yönde değişir.

• Bir malın fiyatı ile talep miktarı arasındaki ters yönlü ilişki gelir ve ikame etkileri aracılığı ile açıklanabilir.

• Talep eğrisi talep tablosunun grafik gösterimidir ve çeşitli fiyat düzeylerinde satın alınmak istenen mal miktarını gösterir. Bu nedenle talep eğrisi üzerindeki bir nokta belirli bir fiyattan talebe karşılık gelir. Diğer koşullar sabitken, malın fiyatında meydana gelecek bir değişme aynı talep eğrisi üzerinde aşağıya veya yukarıya hareket edilmesini gerektirir.

• Fiyatın dışında talebi etkileyen ve sabit kabul edilen faktörlerde ortaya çıkacak bir değişme talep eğrisinin bir bütün olarak sağa veya sola kaymasına neden olur.

• İktisatta talep edilen miktardaki değişme ile talepteki değişme kavramlarını ayırt etmek gerekir. Talep miktarındaki değişme malın fiyatındaki değişme nedeniyle ortaya çıkar ve talep eğrisi üzerinde hareketlenmeye neden olur. Talepteki değişme ise talebi etkileyen ve analizde sabit kaldığı kabul edilen faktörlerdeki değişme sonucu ortaya çıkar ve talep eğrisinin bir bütün olarak yer değiştirmesine yol açar.

Arz ve arz eğrisi kavramları ile arzı belirleyen faktörleri açıklayabilmek.

• Diğer koşullar sabitken, bir maldan satılmak istenen miktar bu malın fiyatı ile aynı yönde değişir.

• Bir malın fiyatı ile arz miktarı arasındaki doğru yönlü ilişki üretim imkanları eğrisi ve kar maksimizasyonu amacı kullanılarak açıklanabilir.

• Arz eğrisi arz tablosunun grafik gösterimidir ve çeşitli fiyat düzeylerinde satılmak istenen mal miktarını gösterir. Bu nedenle arz eğrisi üzerindeki bir nokta belirli bir fiyattan arza karşılık gelir. Diğer koşullar sabitken, malın fiyatında meydana gelecek bir değişme aynı arz eğrisi üzerinde aşağıya veya yukarıya hareket edilmesini gerektirir.

• Fiyatın dışında arzı etkileyen ve sabit kaldıkları kabul edilen faktörlerde ortaya çıkacak bir değişme arz eğrisinin bir bütün olarak sağa veya sola kaymasına neden olur.

• İktisatta arz edilen miktardaki değişme ile arzdaki değişme kavramlarını ayırt etmek gerekir. Arz miktarındaki değişme malın fiyatındaki değişme nedeniyle ortaya çıkar ve arz eğrisi üzerinde hareketlenmeye neden olur. Arzdaki değişme ise arzı etkileyen ve analizde sabit kaldıkları kabul edilen faktörlerdeki değişme sonucu ortaya çıkar ve arz eğrisinin bir bütün olarak yer değiştirmesine yola açar.

Piyasa dengesi kavramını ve oluşumunu açıklayabilmek.

• Üretici ve tüketici kararlarının nasıl koordine edileceği sorunu piyasada çözümlenir. Arz ve talebin karşılıklı etkileşimi sonucu piyasa dengesi (denge fiyatı ve miktarı) arz ve talebin eşitlendiği fiyat düzeyinde belirlenir.

• Fiyat denge fiyatının üzerinde kaldığı sürece piyasada bir artık, denge fiyatının altında kaldığı sürece de bir kıtlık sorunu mevcut olacaktır. Piyasa dengesindeki değişiklikleri açıklayabilmek.

• Piyasa denge noktasının değişmesi arz ve talep eğrilerinin birisi veya ikisi birden yer değiştirdiğinde değişecektir.

• Ulaşılan yeni denge noktasına göre denge fiyatı ve denge miktarının ne kadar etkileneceği eğrilerin yer değiştirme miktarına bağlı olarak belirlenecektir.


Esneklik

Talebin fiyat esnekliği kavramını, bu kavramın pratikte kullanımını ve iktisadi yorumunu kavrayabilmek, talebin fiyat esnekliğini belirleyen faktörleri açıklayabilmek

• Talebin fiyat esnekliği, bir malın talep edilen miktarının bu malın fiyatına karşı duyarlılığının ölçüsüdür. Talebin fiyat esnekliği, bir malın talep edilen miktarındaki yüzde değişmenin o malın fiyatındaki yüzde değişmeye oranlanması ile hesaplanır .

• Ekonomistler, talep eğrilerini talebin fiyat esnekliği katsayılarına göre sınıflandırırlar. Bu sınıflandırmada katsayıların mutlak değerleri kullanılmaktadır. Buna göre Ed<1 ed=" 1">1 için esnek talep terimleri kullanılır.

• Tüm negatif eğimli doğrusal talep fonksiyonlarında, talep eğrisinin orta noktası birim esnekliği gösterirken, orta noktasının üzeri esnek, bu noktanın altı ise inelastik talebi göstermektedir.

• Fiyat esnekliği kavramının önemli kullanımlarından birisi, bir ürünün fiyatı değiştiği zaman, satıcıların elde edeceği toplam hasılat yada tüketicilerin bu ürün için yapacağı toplam harcamanın ne olacağının tahmin edilmesine olanak tanımasıdır.

• Talebin fiyat esnekliğini etkileyen faktörler arasında ürün için ikame edilebilirliğin derecesi, ürünün tüketici bütçelerindeki önemi, fiyat değişmelerinin geçici ve sürekli olması, malın tatmin ettiği ihtiyacın niteliği (zorunlu ve lüks mal) gibi faktörler yer alırken, esneklik zaman içerisinde de değişim gösterebilmektedir.

Fiyat dışındaki diğer faktörlerde meydana gelecek değişmeler karşısında talebin göstereceği tepkiyi değerlendirebilmek, bu tepkinin pratik kullanımını ve iktisadi yorumunu açıklayabilmek

• Gelir esnekliği, parasal gelirde yüzde bir oranındaki bir değişiklik sonucu talep miktarında meydana gelen yüzde değişmedir. Gelir arttığı zaman talep artıyorsa, gelir esnekliği pozitif bir sayı olarak elde edilecektir. Bu tür mallar normal mal olarak nitelendirilir ve malların çoğunluğu bu tanımlamaya uymaktadır. Ancak bazı mallar vardır ki, gelir arttığı zaman bunların talebinde azalma olur. Bu durumda gelir esnekliği negatiftir. Negatif gelir esnekliği olan mallar düşük mal olarak tanımlanır.

• Çapraz talep esnekliği, bir malın fiyatındaki yüzde değişmenin bir başka malın talep miktarında neden olduğu yüzde değişmeye ilişkin bir ölçüttür ve Aşağıdakilerden hangisi malı miktarındaki yüzde değişmenin B malı fiyatındaki yüzde değişmeye oranı şeklinde hesaplanır. Çapraz talep esnekliği ikame mallar için pozitif, tamamlayıcı mallar için negatif değer alır. Arzın fiyat esnekliği kavramını ve kullanımını açıklayabilmek

• Arz esnekliği üreticilerin fiyat değişimlerine karşı duyarlılıklarını ölçmektedir. Arz esnekliği, bir malın arz edilen miktarındaki yüzde değişimin fiyatındaki yüzde değişmeye oranıdır.

• Arz esnekliği de eğimden farklıdır ve birim içermeyen bir ölçüdür, yani fiyat ve miktarın nasıl ölçüldüğüne bağlı değildir. Arz esnekliği sınıflandırılırken Es<1 es="1">1 için ise esnek arz deyimleri kullanılır.

• Arzın fiyat esnekliğini etkileyen en önemli faktör, firmaların giderlerini üretime ayarlayabilme derecesidir.


Arz-Talep Uygulamaları

Devletin piyasaya müdahale etmek amacıyla kullandığı fiyat kontrolü yöntemlerini ve bu türden müdahalelerin piyasada oluşan fiyat ve işlem hacmi üzerindeki olası etkilerini açıklayabilmek

• Devlet yasa ya da düzenlemelerle (yönetmelik, tebliğ gibi) belirli bir mal ya da hizmetin fiyatını tespit eder veya sınırlama getirirse fiyat kontrollerinden söz edilir. Uygulamada belli başlı fiyat müdahalesi yöntemleri taban ve tavan fiyatı uygulaması, asgari ücret uygulaması, tarımsal destekleme uygulamaları ve kira kontrolleridir.

• Mal ve hizmet arz edenleri korumak amacıyla, devletin bir mal veya hizmete ilişkin minimum fiyatı belirlemesi taban fiyat olarak bilinirken, mal ve hizmet talep edenleri korumak amacıyla bir mala ilişkin maksimum fiyatı belirlemesi tavan fiyat uygulaması olarak adlandırılır.

• Bu bağlamda asgari ücret uygulaması, tarımsal destekleme politikaları, kira kontrolleri gibi politikalar devletin çok sık kullandığı fiyat kontrol politikaları arasında yer alır. Devletin piyasaya müdahale etmek amacıyla kullandığı miktar kontrolü yöntemlerini ve bu türden müdahalelerin piyasada oluşan fiyat ve işlem hacmi üzerindeki olası etkilerini açıklayabilmek

• Devletin kota adı altında arz edilen mal miktarına sınırlama getirmesidir. En çok bilinen kota uygulamaları üretim kotaları ve ithalat kotalarıdır.

• Üretim kotası, arz edilen mal veya hizmet miktarını sınırlayarak, rekabet koşullarında oluşmuş piyasa fiyatını üreticilerin lehine arttırmaya dönük devlet politikasıdır.

• İthalat kotası, belli bir dönem boyunca ithal edilecek ürün miktarı üzerine bir tavan koyulmasıdır. Devletin piyasaya müdahale etmek amacıyla vergileme yetkisinden kaynaklanan gücünü nasıl kullanacağını ve ekonomik birimlerin vergiler karşısında göstereceği tepkinin piyasa dengesinin oluşumuna etkilerini açıklayabilmek

• Belli bir maddi ölçü üzerinden (ağırlık, uzunluk, adet, hacim gibi) alınan vergiler spesifik vergiler olarak tanımlanırken, belirli bir parasal değerin yüzdesi şeklinde hesaplanan vergiler ise ad valorem vergiler olarak isimlendirilir.

• Uygulanacak bir satış vergisinin denge üzerindeki etkisi fiyatın artması ve miktarın azalması şeklindedir. Verginin ne kadarının kimin üzerinde kalacağı-nı belirleyen faktör ise arz ve talep esneklikleridir. Örneğin, arz ve talep esnekliklerinin aynı olduğunu varsayacak olursak, verginin yarısını tüketici yarısını üretici ödeyecektir.

• Vergiyi ödeyen mükellefin bunun bir kısmını veya tamamını fiyat mekanizması aracılığı ile diğer kişilere aktarması vergi yansıması olarak adlandırılır.



Tüketici ve üretici rantı kavramlarını ve piyasa dengesinde meydana gelen değişmelerin refah üzerindeki etkilerini açıklayabilmek

• Bir malın alıcılar açısından toplam değeri ile bu malları üreten üreticilerin toplam maliyetleri arasındaki fark toplam rant olarak bilinirken, tüketicinin bir mal için ödemeye hazır olduğu fiyat ile gerçekte ödediği fiyat arasındaki fark tüketici rantı, üreticinin ürettiği malı satmaya razı olduğu fiyat ile gerçekte satış yaptığı fiyat arasındaki fark üretici rantı olarak adlandırılır.

Üretim ve Maliyetler

Üretim, firma ve üretim faktörleri kavramlarını kullanarak üretim fonksiyonunu açıklayabilmek

• Her firma piyasaya sunacağı mal ve hizmetleri üretebilmek için bir takım maliyetlere katlanmak zorundadır. Firma kârını maksimize etmeye çalıştığı için üretimini en düşük maliyetle gerçekleştirme çabası içerisindedir. Firmanın üretip, piyasaya süreceği ürünün miktarı, firmanın katlandığı maliyetler ile ürünün piyasadaki satış fiyatına göre belirlenir.

• Veri teknoloji çerçevesinde, bir ürünün miktarının arttırılması, girdilerin arttırılmasına bağlıdır. Girdiler ile elde edilen ürünler arasındaki bu bağlılık ilişkisi üretim fonksiyonu ile özetlenmektedir.

• Üretim sürecinde kullanılan girdiler sabit ve değişken olmak üzere iki grupta değerlendirilir. Sabit girdiler, ürün miktarındaki değişme karşısında belirli bir süre için miktarı değişmeyen girdilerdir. Değişken girdiler ise arzu edilen üretim düzeyine göre miktarı değişen girdilerdir.

Kısa ve uzun dönem ayırımını yaparak kısa dönemde firmanın üretim davranışını açıklayabilmek

• Kısa dönem, üretim faktörlerinden sadece bir tanesinin değiştirilmesine olanak tanıyan süredir. Değişken girdi miktarının arttırılmasına bağlı olarak elde edilen çıktıya ise toplam fiziki ürün denir.

• Azalan verim yasası, diğer üretim faktörleri miktarı sabitken, bir üretim faktörünün üretimde kullanılan miktarının arttırılması durumunda, her ilave birimin sağladığı ürün miktarının azaldığını ifade eden ilişkidir.

• Marjinal fiziki ürün, emek miktarındaki bir birimlik değişmenin toplam ürün miktarında meydana getirdiği değişim olarak tanımlanır. Marjinal fiziki ürün, emek veriminin nasıl bir seyir izlediğini gösterir.

• Emeğin ortalama fiziki ürünü emek birimi başına elde edilen ürün miktarıdır. Genelde emek verimliliği ile ortalama fiziki ürün anlatılmak istenmektedir.

Uzun dönemde firmanın üretim olanaklarını tartışarak firmanın karar verme sürecini açıklayabilmek

• Uzun dönemde kullanılan tüm girdiler değiştirilebileceği için azalan verimler yasası işlerliğini yitirir. Üretim ölçeği değiştiğinde, bunun ürün miktarı üzerindeki etkisine bakmak suretiyle ölçeğin verimi belirlenebilir. Ölçeğin verimiyle ilgili üç durumla karşılaşılır. Bunlar; ölçeğin sabit, artan ve azalan verimleridir.

• Bir üretim faktörü için optimal girdi kullanım düzeyi, girdinin marjinal fiziki ürün değerinin girdi fiyatına eşit olduğu seviyedir.

• Veri bir girdi ve üretim düzeyi için, marjinal fiziki ürünü göreceli olarak yüksek olan bir girdiyi ve/veya diğerlerine kıyasla fiyatı düşük olan girdiyi daha fazla kullanmak, maliyeti minimize etmek için gereklidir.

Bu minimizasyonun gerçekleştirilmesi optimal üretim tekniğinin seçimini ifade eder. Firma, maliyetlerini minimize eden faktör bileşimini, her bir girdinin marjinal fiziki ürününü fiyatına oranlamak suretiyle belirleyecektir.

Firmanın üretim sürecinde karşılaştığı maliyetleri açıklayabilmek ve bunların seyrini grafik boyutunda açıklayabilmek

• Ekonomistler, maliyet kavramını muhasebecilerden farklı tanımlamaktadırlar. Muhasebe hesaplarına yansıtılan maliyetler açık maliyetlerdir. Örtük maliyetler gerçekte ödeme yapılmayan, ancak bir alternatiften vazgeçilmesi nedeniyle oluşan maliyetlerdir. İktisatçılar maliyet hesaplamalarına örtük maliyetleri de dahil ederler.

• Ekonomistler açık ve örtük maliyetleri kullanarak kârı ölçerler. Oysa, kârın genel muhasebe standartlarıyla yapılan hesaplamasına örtük maliyetler katılmaz.

Firmanın kısa dönemdeki maliyetlerini tanımlayabilmek ve bunların seyrini grafik boyutunda açıklayabilmek

• Firmanın üretim miktarı ile birlikte değişen değişken maliyetleri ile üretim miktarı ile ilişkisi bulunmayan sabit maliyetlerinin toplamı toplam maliyetleri verir.

• Firmanın maliyet eğrileri fiziki ürün eğrilerinin ters döndürülmüş halidir.

• Marjinal maliyet, firmanın üretimini bir birim değiştirmesi nedeniyle toplam maliyette meydana gelen değişmedir. Firmanın ortalama maliyet eğrileri ve marjinal maliyet eğrisi optimal üretim miktarının belirlenmesinde öneme sahip eğrilerdir.

Firmanın uzun dönemdeki maliyetlerini tanımlayabilmek ve bunların seyrini grafik boyutunda açıklayabilmek

• Maliyetler açısından uzun dönemi kısa dönemden ayıran temel özellik, firmaların herhangi bir sabit maliyetinin olmaması, yani tüm maliyetlerinin değişken olmasıdır.

• Faktör fiyatları ve teknoloji sabitken, uzun dönem ortalama maliyetler, tüm üretim faktörlerinin değişmesi sonucunda her bir üretim düzeyi için minimum ortalama maliyetlerden oluşur.

• Farklı girdi fiyatları veya farklı teknoloji, farklı kısa ve uzun dönem maliyetlerine neden olur. Daha düşük girdi fiyatlarında, belirli bir üretim düzeyi için katlanılan üretim maliyeti düşer ve maliyet eğrisi bütün halinde aşağıya kayar. Tersi durumda katlanılan üretim maliyeti artacağı için maliyet eğrisi yukarı ya doğru yer değiştirir.


Tam Rekabet Piyasası

Tam rekabet piyasasını tanıyabilmek, bu piyasanın özelliklerini ve sonuçlarını açıklayabilmek

• Tam rekabet, hiçbir firmanın sattığı ürünün fiyatı üzerinde tek başına kontrol gücünün olmadığı özel bir piyasa yapısıdır. Tam rekabetçi firma fiyat belirleyici değil, fiyat kabullenicidir.

• Tam rekabet piyasasının dört adet varsayımı şunlardır: Piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı vardır, mallar homojendir, piyasaya giriş ve çıkışlar serbesttir, alıcı ve satıcılar tam bilgiye sahiptirler.

• Tam rekabet koşullarında faaliyet gösteren bir firma, piyasada oluşan fiyatı esas alarak, bu geçerli piyasa fiyatından istediği kadar mal satabilir. Bu nedenle, tek bir firmanın ürününe olan talep eğrisi, geçerli piyasa fiyatında tam esnektir (sonsuz esnektir) ve eğri yatay eksene paralel bir doğru biçimdedir.

Kısa dönemde firmanın kârını maksimize eden üretim düzeyinin nasıl belirlendiğini farklı yöntemlerle açıklayabilmek

• Tam rekabet piyasasında faaliyette bulunan bir firmanı n marjinal geliri ve ortalama geliri malın piyasadaki satış fiyatına eşittir. Kârını maksimize etmek isteyen firma, toplam geliri ile toplam maliyeti arasındaki farkı en yükseğe çıkarmayı amaçlar.

• Firma, marjinal maliyetin marjinal gelire eşit olduğu üretim düzeyinde ve marjinal maliyetin arttığı üretim düzeyinde kârını maksimum düzeye çıkartır.

• Firmanın kârını maksimize eden çıktıyı üretmesi, firmanın mutlaka ekonomik kâr elde edeceği anlamına gelmez. Eğer satış fiyatı ortalama toplam maliyete eşitse firma ancak normal kârla çalışıyor demektir.

• Piyasada gerçekleşen fiyat, firmanın ortalama değişken maliyetini karşılama konusunda yetersiz kalıyorsa, firma üretimini durdurmalıdır. Bu nedenle, firmanın kısa dönem arz eğrisi, marjinal maliyet eğrisinin ortalama değişken maliyet eğrisinin üzerinde kalan kısmıdır.

Uzun dönemde kâr maksimizasyonu sağlayan üretim düzeyinin nasıl belirlendiğini açıklayabilmek

• Uzun dönem piyasa (endüstri) dengesinde ekonomik kâr söz konusu olmaz ve ürünün fiyatı minimum ortalama maliyet düzeyine kadar iner .

• Firmalar minimum ortalama maliyette üretimde bulundukları için toplumun bütün kaynakları tam olarak kullanılır. Yani tam rekabet piyasasında, uzun dönemde atıl kapasite oluşmaz.

Eksik Rekabet Piyasaları

Tekel piyasasının tanımını, işleyişini ve tekelci bir firmanın olası davranışlarını, bunların sonuçlarını açıklayabilmek

• Tekel, bir endüstride tek bir firmanın faaliyette bulundu ¤u piyasa biçimidir. Tekel piyasası üç temel varsayıma dayanır. Bu varsayımlar, tek satıcının olması, tek bir satıcının yakın ikamesi olmayan bir malı satması ve başka firmaların piyasaya girişini engelleyen oldukça etkili engellerin olmasıdır.

• Tekelci, marjinal maliyetin marjinal gelire eşit oldu¤u noktada üretim yapıp ve bunu da mümkün olan en yüksek fiyattan satarak kârını maksimize eder. Tekelcinin sattı¤ı ürünün fiyatı marjinal gelirinden büyük oldu¤u için tekelcinin talep eğrisi marjinal gelir eğrisinin üzerinde yer alır ve denge üretim düzeyi için ürünün fiyatı marjinal maliyetinden büyüktür.

• Tekelci firma kısa dönemde olduğu gibi uzun dönemde de, piyasaya girişin engellenmesi nedeniyle ekonomik kâr elde eder. Piyasaya başka firmaların girmesi, yasal, ekonomik ve teknolojik bazı engellerle kısıtlanır.

• Tekelci farklı müşterilerine aynı ürünü farklı fiyatlarda satarak fiyatını farklılaştırabilir. Tekelci fiyat farklılaştırmasını, birinci, ikinci ve üçüncü derece fiyat farklılaştırması şeklinde gerçekleştirir. Tekelci fiyat farklılaştırması yaparak kârını artırır. Tam rekabet piyasasının aksine tekel piyasasında kaynaklar etkin olarak kullanılmaz. Tekelci rekabet piyasasının tanımını, işleyişini ve tekelci rekabet koşullarında faaliyet gösteren bir firmanın olası davranışlarını, bunların sonuçlarını açıklayabilmek

• Tekelci rekabet piyasasının varsayımları, birbirinden bağımsız olarak hareket eden çok sayıda alıcı ve satıcının olması, her firmanın farklılaştırılmış ürün satması ve piyasaya giriş ve çıkışın kolay olmasıdır.

• Tekelci rekabetçi bir firma için de, fiyat marjinal gelirden büyüktür ve marjinal gelir eğrisi, talep eğrisinin altında yer alır. Tekelci rekabetçi firma da, marjinal gelirin marjinal maliyete eşit olduğu noktada üretimde bulunarak kârını maksimize eder. Ancak kısa dönemde elde edilen ekonomik kâr, tekelci rekabet piyasasında piyasaya girişin serbest olması nedeniyle, uzun dönemde yok olur. Tekelci rekabet piyasasında da kaynaklar etkin olarak dağıtılmaz.

Oligopol piyasasını tanımlamak ve oligopol teorilerinin ana hatlarını açıklayabilmek

• Oligopol, birbiri ile rekabet eden az sayıda büyük firmanın, her birinin üretimindeki değişmelerin, piyasa fiyatını etkileyecek durumda olduğu piyasa yapısıdır. Oligopol piyasasında, faaliyette bulunan az sayıda büyük firmanın, karşılıklı olarak birbirleriyle bağımlılık içerisinde oldukları varsayılır.

• Oligopolleri ürün farklılaştırılmasının olup olmamasına bağlı olarak saf ve farklılaştırılmış oligopol şeklinde, firmalar arasındaki bağımlılığın derecesine göre tam veya kısmi oligopol şeklinde sınıflandırmak mümkündür.

Faktör Piyasaları ve Faktör Gelirleri

Faktör piyasalarının işleyişini faktör arzı ve faktör talebi kavramlarını kullanarak açıklayabilmek

• Faktör piyasası üretim faktörlerinin alınıp satıldığı piyasadır. Faktör talebi bir türev taleptir ve üretiminde bu faktörlerin kullanıldı¤ı malın talebiyle doğrudan ilişkilidir. Faktör talebini, talep edilen mal miktarı, faktörlerin verimliliği ve diğer faktör fiyatları etkiler.

• Bir firma marjinal ürün geliri, marjinal faktör maliyetine eşit oluncaya kadar faktör istihdam eder. Marjinal ürün geliri, ek bir faktörün istihdam edilmesi sonucu ortaya çıkan gelir artışıdır. Marjinal faktör maliyeti ise ek bir birim faktör kullanmanın maliyetidir. Marjinal ürün geliri aynı zamanda firmanı n faktör talep eğrisidir.

• Faktör arzı ile ilgili kararlar faktör sahiplerince verilir. Bu nedenle geriye dönük faktör arz eğrisi ortaya çıkabilir. Yani faktör arz eğrisi, düşük faktör fiyatlarında pozitif eğime sahipken, yüksek faktör fiyatlarında negatif eğime sahip olabilir. Faktör gelirlerinin nasıl belirlendiğini ve neden farklılaştığını açıklayabilmek

• Faktör gelirleri ücret, faiz, rant ve kârdan oluşur. Ücretler nominal ve reel ücretler olmak üzere ikiye ayrılır. Nominal ücretler, ücretlerin parasal değerini; reel ücretler ise ücretin satın alma gücünü gösterir. İktisatçılar faizi de nominal ve reel faiz olarak ikiye ayırırlar. Reel faiz beklenen enflasyon oranına göre düzeltilmiş faiz oranı iken, nominal faiz oranı piyasada geçerli olan oranı gösterir. İktisatçılar ekonomik rant kavramını geliştirmişlerdir. Bu kavram kira kavramından farklıdır. Kâr ise bir işletmenin toplam gelirlerinden ücret, faiz ve rant ödendikten sonra kalan artığı temsil eder, kâr girişimcinin üretimi organize etmesi ve belli bir risk üstlenmesinin karşılığını oluşturur.

Kamusal Mallar ve Dışsallıklar

Kamusal mal kavramını ve özelliklerini tanımlayarak kamusal mallarda etkin üretim düzeyinin nasıl belirleneceğini açıklayabilmek

• Toplumun tüm üyelerinin herhangi bir bedel ödemeden tüketebileceği ve bir kişinin tüketiminin bir başkasının tüketimine engel teşkil etmediği mallar kamusal mallardır. Bu mallar toplumda ödeme yapan ya da yapmayan tüm toplum üyelerine fayda sağlar. Ödeme yapmayanlar bu faydayı elde etmekten mahrum bırakılmadığı için kamusal mallarda bedavacılık sorunu ile karşılaşılır.

• Kamusal malların varlığı fiyat sistemi için sorun yaratır ve piyasa başarısızlığına neden olur. Bu yüzden, kamusal malların üretiminde devletin bizzat üretimi üstlenmesi alternatifi ya da piyasaya devlet müdahalesi gündeme gelir.

• Kamusal malların çıktı düzeyi tüm bireysel taleplerin dikey toplamları ile elde edilen marjinal sosyal fayda eğrisi ile marjinal maliyet eğrisinin kesiştiği noktada belirlenir. Bedavacılık sorunu yüzünden kamusal malların üretiminde özel kesim etkin çıktı düzeyinde üretim yapamaz. Dolayısıyla, kamusal mallar devlet tarafından üretilir ve genelde vergilerle finanse edilir.

Dışsallık kavramını ve özelliklerini tanımlayarak dışsallık türlerini içselleştirme yöntemlerini açıklayabilmek

• Bir ekonomik birimin üretim ya da tüketime ilişkin kararı bir başka birimin veya birimlerin fayda ya da maliyetlerini piyasa dışında başka bir yolla etkiliyorsa, dışsallıkların var olduğunu söyleyebiliriz. Rekabetçi piyasalarda çok fazla negatif dışsallık ve çok az da pozitif dışsallık üretilmektedir. Bu durum kaynakların aşırı ya da düşük düzeyde tahsis edilmesine neden olduğu için piyasa başarısızlığının da nedenlerinden biridir.

• Devlet, piyasa başarısızlığını gidermek ve dışsallıkları içselleştirmek için vergi, sübvansiyon, yasal düzenlemeler ve üretimi üstlenme gibi araçları kullanır. Dışsallıkların içselleştirilmesi, marjinal özel fayda ve maliyetlerin marjinal sosyal fayda ve maliyetleri de kapsayacak şekilde belirlenmesi amacıyla üretici ve tüketici kararlarına dönük düzenlemelerdir. Bu tanıma göre, negatif dışsallıklarda marjinal dışsal maliyeti içselleştirmek için bu maliyeti marjinal özel maliyete eklerken, pozitif dışsallıklarda marjinal dışsal faydayı içselleştirmek için bu faydanı n marjinal özel faydaya eklenmesi gerekir. Bir dışsallığın içselleştirilmesi bir malın tüm sosyal maliyeti ve tüm sosyal faydasını yansıttığı için fiyatlarda da bir değişme meydana gelecektir.

• Negatif dışsallıkların olduğu durumda, dışsallığı meydana getiren firma veya kişi için, bu ekonomik faaliyet bir maliyet oluşturmazken, maliyet topluma yüklenmektedir. Bu durumda, devlet üçüncü kişilere yüklenen bu maliyetle orantılı olarak, dışsallığı meydana getiren firma veya kişiden bir düzenleyici vergi alabilir. Düzenleyici vergilerin amacı, bir mal veya hizmetin dışsal maliyetini marjinal özel maliyete eklemektir. Bu amacı gerçekleştirmek için düzenleyici verginin her birim çıktının marjinal dışsal maliyetine eşit olması gerekir.

• Sübvansiyonlar, pozitif dışsallıklar meydana getiren üretim veya tüketim faaliyetinin marjinal dışsal faydasını içselleştirmek için kullanılır. Amaç, tüketici veya üretici tarafından yapılan ödemeleri azaltmaktı r. Sübvansiyonlar düzenleyici vergi temeline dayanan negatif bir vergi olarak da düşünülebilir.

Mikro İktisattan Makro İktisada Geçiş

Makro iktisadın doğuşunu ve gelişiminin ardında yatan temel faktörleri açıklayabilmek

• Mikro iktisat tek bir mala ilişkin piyasanın nasıl çalıştığını ve bireysel karar alma birimlerinin davranışlarını incelerken, makro iktisat bu piyasaların ve karar birimlerinin bütününü ele alır. Örneğin, ekonomideki tüm birimlerin tüketim harcamalarının, ülkede üretilen tüm mal ve hizmetlerin ortalama fiyatlarının, ekonomideki toplam üretim düzeyinin nasıl belirlendiği ve neden değiştiği makro iktisadın ilgi alanına girer.

• Makro iktisat 1930’larda yaşanan Büyük Bunalım’ın açıklanabilmesi çabaları sonucu doğmuştur.

• Bu konuda başlangıç olarak Keynes’in 1936 tarihli Genel Teori isimli kitabını kabul etmek yaygın bir görüştür.

Makro iktisadın ilgi alanına giren temel konuları açıklayabilmek

• Makro iktisadın temel konuları bir ekonomide toplam üretim hacminin belirlenmesi ve değişmesi, fiyatlar genel düzeyinin belirlenmesi ve değişmesi, işsizlik düzeyinin belirlenmesi ve değişmesi şeklinde sıralanabilir.

• Ülkedeki üretim hacminde gözlenen dalgalanmalar konjonktür dalgalanmaları olarak adlandırılırken, devlet tarafından izlenen politikalar bu dalgalanmaları n mümkün olduğunca yumuşatılmasını hedeflemektedir.

• Bu süreçte işsizlik oranını ve enflasyon oranını makul düzeylerde tutabilmek de hedefler arasında sayılmalıdır. Devletin izlediği politikalarla makro ekonomik performans arasındaki ilişkiyi açıklayabilmek

• Devletin makro ekonomiyi etkilemek amacı ile kullanabileceği araçlar; maliye politikası, para politikası ve arz yönlü politikalar başlıkları altında toplanabilir.

• Bunlardan maliye politikası, devletin vergi toplama ve harcama yapma kararları; para politikası, merkez bankasının ülkedeki para miktarını kontrol etmeye dönük kararları; arz yönlü politikalar ise devletin temel olarak üretimi arttırmaya dönük kararları ile ilgilidir.

Bir ekonomide makro açıdan rol alan başrol oyuncuları ve bunların oynadıkları rolleri açıklayabilmek

• Makro ekonomik karar birimlerinin karşılıklı olarak birbirleriyle olan ilişkileri devresel akım diyagramı çerçevesinde incelenebilir.

• Hane halkları, işletmeler, devlet ve diğer ülkeler olarak sıralanan bu birimlerin gelir ve harcamaları karşılıklı olarak eşleşmektedir.

• Her grubun harcaması diğer grup veya grupların gelirini oluştururken, bu durum ekonomik işlemlerin çift taraşı niteliğini yansıtmaktadır.

Milli Gelir Muhasebesi

Bir ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin toplam değerinin belirlenmesi amacı ile geliştirilen GSMH kavramını tanımlamak ve temel özelliklerini açıklayabilmek

• Bir ülkede geliri oluşturan faaliyetlerin ölçülmesi milli gelir muhasebesi olarak bilinmektedir.

• Milli gelir hesapları ekonomik faaliyetlerin genel bir özetini sunmanın yanı sıra ülkedeki üretim, gelirler ve harcamalar arasındaki karşılıklı ilişkileri de göstermektedir.

• Milli gelir muhasebesi kapsamında hesaplanan temel kavram, ekonomide belirli bir dönemde üretilen tamamlanmış mal ve hizmetlerin piyasa değerini ifade eden gayrisafi milli hasıladır.

Üretimin değerinin hesaplamak için kullanılacak çeşitli yöntemleri açıklayabilmek

• Gayrisafi milli hasılanın hesaplanmasında yaratı-lan, kazanılan ve harcanan gelir cephelerinden yararlanılabilir.

• Gayrisafi milli hasıla belirli bir dönemde yaratılan tüm mal ve hizmetlerin parasal değerini ifade ettiği gibi, bu mal ve hizmetlerin üretimine katılan üretim faktörlerine ödenen ücret, faiz, kâr ve rant gelirleri toplamını da ifade eder.

• Öte yandan elde edilen gelirlerin bir şekilde harcandığı düşünülürse ekonomideki tüketim, yatırım ve kamu harcamaları ile net ihracat toplamının da yaratılan üretimin değerine eşit olması gerekir.

Üretimin değeri ile ilgili alternatif kavramları açıklayabilmek

• Gayrisafi milli hasıla üretim faaliyetleri sürecinde kullanılan makine, teçhizat ve binalardaki aşınma ve yıpranmayı göz önüne almaz.

• Amortisman denilen söz konusu aşınma ve yıpranmalar toplamının gayrisafi milli hasıladan düşülmesi ile elde edilen kavram safi milli hasıladır ve ülkenin net üretim gücünü göstermektedir.

• Safi milli hasıladan mal ve hizmet alımları sırasında ödenen dolaylı vergilerin düşülmesi suretiyle milli gelir adı verilen gelir kavramına ulaşılır.

• Ülkedeki kişilerin ne kadarlık gayrisafi gelir elde ettiklerini gösteren kişisel gelir kavramı ise milli gelirden dağıtılmayan şirket karları ve sosyal güvenlik kurumlarına yapılan prim ödemelerinin düşülmesi, kamu ve özel sektör tarafından yapılan transfer ödemelerinin eklenmesi ile hesaplanmaktadır.

• Kişilerin eline geçen net geliri gösteren ve kişisel gelirden dolaysız vergilerin düşülmesi ile hesaplanan gelir kavramı ise kullanılabilir gelir olarak adlandırılmaktadır.

Fiyat değişmelerinin üretimin değeri üzerinde nasıl etkili olduğunu ve bunun nasıl giderilebileceğini açıklayabilmek

• Gayrisafi milli hasıla piyasa fiyatları ile ölçüldüğü için, üretim miktarındaki değişmelerin yanında fiyat değişmelerini de yansıtır.

• Nominal gayrisafi milli hasıla denilen cari fiyatlarla ölçülen bu değerden fiyat değişikliklerinin etkisini giderebilmek için oluşturulan fiyat indeksleri kullanılır. Böylece gayrisafi milli hasıla baz olarak kabul edilen belirli bir yılın fiyatları ile ifade edilir ve zaman içerisinde fiyatlarda meydana gelen değişmelerin etkisi giderilmiş olur.

Belirli bir yılın fiyatları ile ifade edilmesi halinde elde edilen değer reel gayrisafi milli hasıla veya sabit fiyatlarla gayrisafi milli hasıla olarak bilinmektedir. Üretimin değerini ölçmek için günümüzde kullanılan yöntemlerin taşıdığı eksiklikleri açıklayabilmek

• Ülkedeki üretimin değerini göstermesinin yanında, gayrisafi milli hasıla kavramının kullanımında bazı kısıtlar söz konusudur. Örneğin gayrisafi milli hası- la değeri, bunun kaç kişilik bir nüfusla yaratıldığı konusunda bir bilgi vermemekte, dinlenmeye ayrılan zamanı hesaba katmamakta, üretilen malların kalitesindeki iyileşmeleri göz önüne almamakta, üretim faaliyetleri sonucu çevreye verilen zararı göz ardı etmekte, üretimin bileşimi ve dağılımı hakkında bir bilgi sunamamakta ve ülkedeki kayıt dışı ekonomik faaliyetleri kapsam dışında bırakmaktadır.

Milli Hasılanın Belirlenmesi

Tüketim harcamalarını ve tasarrufları belirleyen faktörleri açıklayabilmek

• Vergilerin olmadığı bir ortamda tüketim ve tasarruf harcamalarının toplamı gelire eşit olacaktır. Belirli bir dönemde yapılacak tüketim harcamalarını belirleyen temel faktör gelirdir.

• Gelirle tüketim harcamaları arasındaki bu ilişki tüketim fonksiyonu olarak bilinirken, tasarruflarla gelir arasındaki ilişki de tasarruf fonksiyonu olarak adlandırılmaktadır.

• Gelir değişikliklerinin tüketim harcamaları üzerindeki etkisi marjinal tüketim eğilimi, tasarruflar üzerindeki etkisi ise marjinal tasarruf eğilimi ile belirlenebilir.

• Tüketimi etkileyen temel faktörler arasında gelir, servet, bekleyişler ve demografik unsurlar sayılabilir.

Yatırım harcamalarını belirleyen faktörleri açıklayabilmek

• Yatırım harcamaları işletmelerin sermaye mallarına ve stoklara yaptıkları harcamalardır. Ele alınan modelde yatırımlar gelirden bağımsız, yani otonom kabul edilmektedir.

• Yatırım harcamaları temel olarak faiz oranı, beklenen kâr, teknolojik değişim, sermaye mallarının maliyeti ve kapasite kullanım oranı tarafından belirlenmektedir.

Kamu harcamalarının analize nasıl dahil edildiğini açıklayabilmek

• Kamu kesiminin mal ve hizmet alımı için yaptığı harcamalar kamu harcaması olarak adlandırılır. Ele alınan harcama modelinde kamu harcamaları gelirden bağımsız, yani otonom bir bileşen olarak ele alınmıştır.

Net ihracatı belirleyen faktörleri açıklayabilmek

• Net ihracat ülkenin ihracatı ile ithalatı arasındaki farktır.

• İthalatı ve ihracatı belirleyen faktörler arasında hem yerli ülkenin hem de yabancı ülkelerin gelir düzeyleri, zevk ve tercihleri, ticarete getirdikleri kısıtlamalar ve döviz kurları sayılabilir.

• İthalat hacmi ülkedeki gelir düzeyi ile birlikte arttığı için, gelir arttıkça net ihracat miktarı azalmaktadır.

Toplam harcama fonksiyonunu açıklayabilmek

• Toplam harcama fonksiyonu her bir harcama bile- şeninin toplamından oluşmaktadır.

• Toplam harcama fonksiyonunun eğimi tüketim fonksiyonunun eğiminden daha düşüktür, zira toplam harcamalara dahil edilen net ihracat fonksiyonu negatif eğime sahiptir.

Makro Ekonomik Denge

T

Klasik iktisat yaklaşımının makro ekonomik dengeye bakış açısını açıklayabilmek

• Klasik iktisat yaklaşımı, “Her arz kendi talebini yaratır” deyimi ile ifade edilen Say Kanununun işlemesi ile özetlenebilir.

• Bu işleyiş sonucunda toplam harcamaların tam istihdam üretim düzeyini sağlamada yetersiz kalması söz konusu olmamaktadır.

• Bu sonuç ekonomideki her türlü fiyatın (ücret, faiz, mal fiyatları gibi) artma ve azalma yönünde esnek olması varsayımına dayanmaktadır.

• Keynes, Klasik iktisat yaklaşımının bu varsayımını eleştirerek, özellikle ücretlerin düşme yönünde esnek olmadığını ileri sürmüş ve alternatif bir model geliştirmiştir. Denge kavramını ve ekonomik dengenin sağlanmasında toplam harcamaların önemini açıklayabilmek

• Stok değişmelerini de harcamalara dahil ettiğimiz zaman, bir ekonomide gerçekleşen fiili harcamalar her zaman gelire eşit olmaktadır.

• Oysa ekonomide gerçekleştirilmesi “planlanan” toplam harcamalar her zaman gelire eşit olmayabilir. İşte planlanan toplam harcamaların gelire eşit olduğu GSMH düzeyi, denge GSMH düzeyi olarak adlandırılmaktadır.

• Denge GSMH düzeyi bir diğer bakış açısıyla gelir harcama akımından gerçekleşen sızıntılar toplamının, bu akıma yapılan enjeksiyonlar toplamına eşitlendi ği gelir düzeyi olarak da elde edilebilir. Söz konusu sızıntılar tasarruflar, vergiler ve ithalat harcamalarından, enjeksiyonlar ise yatırım harcamaları, kamu harcamaları ve ihracat gelirinden oluşmaktadır.

• Otonom harcamalarda meydana gelecek bir değişme gelir düzeyine katlanarak yansımakta ve bu süreç çarpan olarak adlandırılmaktadır. Bir ekonomide belirlenen denge gelir düzeyindeki artış ve azalışların nedenini açıklayabilmek

• Otonom harcamalarda meydana gelecek bir değişiklik, çarpan katsayısı kadar katlanarak gelire yansımaktadır.

• Çarpan katsayısı ise marjinal tasarruf ve marjinal ithal eğilimleri toplamının tersi olarak hesaplanmaktadır.

Maliye Politikası ve Toplam Harcamalar

Devletin en önemli gelir kaynağı olan vergilerin makro ekonomik modele dahil edilmesi durumunda meydana gelecek değişiklikleri açıklayabilmek

• Makro ekonomik etkileri açısından devletin direkt olarak kontrol edebildiği ve direkt olarak kontrol edemediği bazı değişkenler söz konusudur. Örneğin, devlet gelirden alınacak vergi oranını direkt olarak belirlemekte, ancak elde edilecek gelir vergisi hasılatını direkt olarak kontrol edememektedir.

• Kullanılabilir gelir kavramının tanımı gereği, vergiler gelirden çıkarıldığı için vergilerin modele dahil edilmesinde önünde eksi işareti yer almakta ve denge gelir düzeyini azaltıcı etki yaratmaktadır. Devletin harcama yapma ve vergileme kararlarının denge gelir düzeyi üzerindeki etkisini açıklayabilmek

• Kamu harcamalarındaki değişmeler, harcama çarpanı aracılığı ile gelire katlanarak yansımaktadır. Bu nedenle kamu harcamalarındaki artış geliri arttırırken, harcamalardaki azalma geliri azaltıcı önde etki yaratmaktadır.

• Vergilerde meydana gelecek değişmeler, vergi çarpanı aracılığı ile geliri ters yönde etkiler. Ancak vergilerin harcamalar üzerinde yaratacağı etki, kullanılabilir gelir üzerindeki etkisi ile dolaylı olarak ortaya çıkmaktadır.

• Harcama çarpanı, mutlak değer olarak, vergi çarpanından büyüktür. Bunun nedeni toplam harcamalar üzerinde kamu harcamalarının doğrudan, vergilerin dolaylı biçimde etkili olmasıdır.

• Devlet kamu harcamalarını arttırır ve bunun tamamını vergileri yükselterek finanse ederse, denge gelir düzeyi kamu harcamalarına eşit miktarda artmaktadır. Böyle bir durumda ortaya çıkan net çarpan etkisi 1’e eşit olmakta ve denk bütçe çarpanı olarak adlandırılmaktadır.Ekonomik durgunluk ve enflasyon ortamlarında istikrarı sağlayabilmek için maliye politikasının nasıl kullanılması gerektiğini açıklayabilmek

• Ekonomide bir harcama yetersizliği olması halinde, genişlemeci maliye politikası aracılığı ile toplam harcamaları arttırmak ve aşırı işsizliği ortadan kaldırmak mümkündür.

• Ekonomide bir harcama fazlası olması halinde ise daraltıcı maliye politikası aracılığı ile toplam harcamaları kısmak ve enflasyonist baskıları ortadan kaldırmak mümkündür. İzlenen maliye politikalarının ekonominin içinde

bulunduğu koşullardan nasıl etkilenebileceğini açıklayabilmek

• Devlet bütçesi, devlete ait harcamaların yapılmasına, gelirlerin toplanmasına yetki veren ve bunlar arasında dengenin nasıl sağlandığını gösteren belgedir.

• Kamu harcamalarının kamu gelirlerinden fazla olması durumunda ortaya çıkan bütçe açığı ancak devletin piyasalara borçlanması ile kapatılabilir.

• Bütçenin gelir ve harcama kalemleri arasında yer alan ve otomatik istikrar sağlayıcılar olarak adlandırılır.

Para ve Bankacılık

Parayı tanımlayabilmedeki güçlüklerin nedenini açıklayabilmek

• Parayı fiziki özelliklerini esas alarak tanımlamak hem mümkün de¤ildir, hem de iktisadi anlamda doğru de¤ildir.

• İktisatta paranın kesin ve değişmez bir tanımını yapmak yerine, paranın üstlendiği fonksiyonları sıralayarak bu fonksiyonları yerine getiren her şey para olarak kabul edilir. Bir ekonomide paranın üstlendiği fonksiyonların neler olduğunu açıklayabilmek

• Değişim aracı olarak para, takasın dezavantajlarını ortadan kaldırarak, mal ve hizmetlerin el değiştirmesi sürecini hızlandırmakta, ekonomide etkinliğin sağlanmasına yardımcı olmaktadır.

• Hesap birimi olarak para, mal ve hizmetlerin değerini ifade etmede kullanılan ortak ölçü birimidir.

• Değer muhafaza aracı olarak para, satın alma gücünün elde tutulmasına olanak tanımaktadır. Paranı n bu fonksiyonu, ülkedeki fiyat istikrarı ile yakından ilgilidir. Enflasyonist ortamlarda hızla de-ğer kaybeden paranın bu fonksiyonu da aşınmaya uğramaktadır.

Zaman içerisinde mal paradan itibari paraya geçişin altında yatan faktörleri ve paranın çeşitlerini açıklayabilmek

• Paranın evrimi mal para itibari para olarak iki temel kategoride incelenebilir.

• Modern bir ekonomide para, bozukluk, nakit ve vadesiz mevduat olmak üzere üç türden oluşmaktadır. • Nakit ve vadesiz mevduat kadar likit olmasa da, likitidesi bunlara yaklaşan varlıklar para benzeri olarak adlandırılmaktadır.

• Paranın tanımlanmasındaki sorunlara bağlı olarak, her ülkenin merkez bankası çeşitli para stoku tanımları yaparlar. Örneğin TC Merkez Bankası M1, M2, M2Y ve diğer bazı alternatif para stoku tanımlarına ilişkin verileri yayınlamaktadır. Bankaların temel fonksiyonlarını, çalışma mantıklarını ve nasıl kaydi para yarattıklarını açıklayabilmek

• Bankalar, genellikle, halktan topladıkları mevduatı şirketlere ve kişilere kredi olarak veren, menkul kıymetlere yatırım yapan kuruluşlardır. Bu nedenle bankalar fon transferi sürecinde para yaratan kurumlardır. Bankaların yarattığı söz konusu vadesiz mevduatlara kaydi para adı verilmektedir.

• Bankacılığın gelişimi mutlak rezerv bankacılığından kısmi rezerv bankacılığına geçiş olarak özetlenebilir. Kısmi rezerv bankacılığı, yükümlülüklerden daha düşük bir miktarın rezerv olarak tutulduğu bankacılık uygulamasıdır.

• Kısmi rezerv bankacılığının bir sonucu olarak ortaya çıkan kaydi paranın miktarı, zorunlu rezervler dışında bir sızıntının söz konusu olmadığı basitleş- tirilmiş bir modelde, zorunlu rezerv oranının tersiyle rezervlerdeki değişim miktarının çarpılması ile belirlenmektedir.

Para Teorisi ve Politikası

Keynesyen iktisatçılara göre para miktarı ile ekonomik faaliyetler arasındaki ilişkileri açıklayabilmek

• Ekonomik birimler işlem, ihtiyat ve spekülasyon amaçları ile ellerinde bir miktar para tutmak isterler. Ekonomik birimlerin bu amaçlarla ellerinde tutmak istedikleri para miktarını belirleyen faktörler nominal gelir ve faiz oranıdır. Nominal gelir ve para talebi arasında doğru yönlü bir ilişki söz konusu iken, faiz oranı para talebini ters yönde etkilemektedir.

• Gelir ve fiyatların sabit olduğu varsayımı altında, çizilecek para talebi fonksiyonu negatif eğimli bir eğri olur. Para talebinin para arzına eşitlendiği noktada para piyasası dengeye gelir ve denge faiz oranı belirlenir.

• Para miktarında meydana gelecek değişiklikler, faiz oranı üzerindeki etkisi aracılığı ile yatırımları, yatırımlarda meydana gelecek değişiklik ise nominal geliri etkiler.

Klasik ve monetarist iktisatçılarına göre para miktarı ile ekonomik faaliyetler arasındaki ilişkileri açıklayabilmek

• Para miktarının ekonomiyi direkt olarak etkilediğini savunan iktisatçılar, bu görüşlerini değişim denklemine dayandırmaktadırlar. Değişim denklemi bir ekonomideki para miktarı ile dolaşım hızının çarpımının nominal gelire eşit olacağını gösteren bir özdeşliktir.

• Klasik iktisatçılar, paranın dolaşım hızının ve üretim hacminin sabit olduğu varsayımı altında, para miktarı değişikliklerinin aynı yönde ve aynı oranda fiyatlara yansıyacağını, dolayısıyla paranın üretim miktarı üzerinde bir etkisinin olmayacağını savunmuşlardır.

• Monetaristler olarak adlandırılan bir grup iktisatçı ise, ekonominin tam istihdamdan uzak olduğu bir ortamda, paranın kısa dönemde fiyatlar ve üretim üzerinde etkili olabileceğini, ancak uzun dönemde, ara miktarı değişikliklerinin sadece Fiyatları etkileyeceğini öne sürmektedir.

Para miktarını kontrol etmekten sorumlu merkez bankasının bir ekonomide üstlendiği temel fonksiyonların neler olduğunu ve bunların ne anlama geldiğini açıklayabilmek

• Ekonomideki önemine karşın, merkez bankacılığı 0’nci yüzyılın başlangıcında ortaya çıkmış nispeten eni bir gelişmedir.

• Merkez bankasının üstlendiği fonksiyonlar ülkeden ülkeye farklılık göstermesine karşın, modern bir merkez bankasının üstlendiği üç temel fonksiyon öz konusudur: Para piyasalarında istikrarın sağlanması, bankaların bankası ve likitidenin on kaynağı olma, devletin bankacılığını yapma.

Merkez bankasının ülkedeki para miktarını kontrol edebilmek için kullanabileceği araçların neler olduğunu ve bunları asıl kullanabileceğini açıklayabilmek

• Merkez bankalarının ülkedeki para miktarını kontrol edebilmek amacıyla kullanabilecekleri üç adet genel araç söz konusudur: Zorunlu rezerv oranları, reeskont oranı ve açık piyasa işlemleri.

Bu araçlar içerisinde en esnek olanı ve günümüz merkez bankalarının en etkin şekilde kullandıkları araç, açık piyasa işlemleridir.

Davranış Bilimleri Ders Notları

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

ÜNİTE-1 SOSYOLOJİYE GİRİŞ VE YÖNTEMİ

Sosyoloji veya toplumbilimi insanların grup içi davranışlarının bilimsel çalışmasını yapan ve bireylerin belirli davranışlarda bulunmasını etkileyen toplumsal güçleri inceleyen bilim dalıdır.

Sosyoloji; insanların bütün ilişkilerini inceleyip, bu ilişkilerin nasıl yaratılıp korunduğunu ve değiştiğini analiz eden sosyal bilimdir. İnsan ve toplum davranışlarını bilimsel olarak inceler. Bilimsel bilgi birikimi, teori ve kanunlarla gelişecektir.

Bilimler 2'ye ayrılır.

1. Doğa Bilimleri:
* Fizik
* Biyoloji
* Kimya
Fizik, Biyoloji, olgular ve olaylar üzerinde yoğunlaşırlar.

2. Sosyal Bilimler:
* Psikoloji
* Sosyal Psikoloji
* Sosyoloji
* Tarih
İnsan davranışlarının farklı yönlerini ele alırlar.
Bilim adamları olayların nedenlerini ve bunun ortaya çıkardığı sonuçları Anlamak, Açıklamak, Yordamak amacıyla araştırma yaparlar.

Sosyologlar: verileri toplar, verileri analiz eder, gözlem ve deney yapar, kayıtlarını tutar ve sonuçta da kesin doğru bilgilere ulaşır. Sosyoloji diğer doğa bilimlerine göre az gelişmiştir. NEDENİ
* Uygulanış tarihinin yeni oluşu,
* İnsan davranışlarını incelemenin güçlüğüdür.

SOSYOLOJİNİN ALT DALLARI

1. Bilgi Sosyolojisi: Uygarlık, Kültür, Toplum, Sınıf, Grup tiplerine
göre öncelikli bilgi türlerinin ve bilimlerinin araştırılmasıdır.
2. Ekonomi Sosyolojisi: Teknoloji, Gelir dağılımı, Tüketim ve farklılaşması, işbölümü, Ulusal düzeyde karar mekanizmaları ve yapısı konularıyla ilgilenir.
3. Sanayi Sosyolojisi: Örgüt sosyolojisi, Psikoloji, Sosyal psikolôji, iş idaresi, Ekonomi gibi birçok sosyal bilimin ve bu bilimlerin özel dallarından bir çoğunun çeşitli düzeylerde kurdukları ilişkileri kapsamakta ve toplumsal gerçeğin bir bütünlüğü açısından bunları toplum yapısına göreceli olarak bir sentez haline getirmeye çalışmaktadır.
4. Kent Sosyolojisi: Kentlerin oluşumu, kent yaşamının insan ve toplum üzerindeki etkisi, kentlerin doğurduğu sorunlar, Kentlerin yerleşim düzeni,
5. Köy Sosyolojisi:
6. Din Sosyolojisi:
7. Hukuk Sosyolojisi:
Hukuk; belirli bir toplumda birey grupların toplumsal ilişkileri ve eylemleri üzerinde normatif, emredici ve yaptırımcı bir etki yapar.
8. Siyaset Sosyolojisi: Devleti, onun kuruluş ve işleyişini inceler. Yönetme ve yönetilme olayının kurumsallaşma sürecini inceler. Toplumların yapılarıyla siyasal rejimleri arasındaki ilişkileri inceleyerek bir siyasal rejim tipolojisine ulaşmaktadır.
9. Eğitim Sosyolojisi: Ülkenin nüfus yapısının özelliklerine uygun
bir eğitim planlamasına duyulan ihtiyaç konularıyla ilgilenir.
10. Uygulamalı ve Klinik Sosyolojisi:
Uygulamalı: bilgilerin günlük yaşamda kullanılmasıdır.
Klinik Sosyolojisi; Sosyologların değişime bizzat katılarak çözümler üretmesidir.

BİLİMSEL ARAŞTIRMA İLKELERİ
1. Nesnellik (Objektiflik):
· Araştırmada,araştırmacının kişisel inançları, çıkarları, alışkanlıkları, beklentileri yer almamalıdır.
· Bulgular olduğu gibi yer almalıdır. Buna Bilim Ahlakı denir.
· Araştırmacılar kendi düşüncelerini, beklentilerini işe karıştırmamalıdır.
· Araştırmacı kendi amaçlarını, alışkanlıklarını, inançlarım olduğu gibi açıkladıktan sonra değerlendirme yapmalıdır.


2. Doğruluk ve Tekrar:
Bilimde doğruluk; bilim adamının mutlak gerçeği göstermesi değil, ona mümkün olduğu kadar yaklaşmasıdır. Söylediğini en doğru, anlaşılır şekilde açıklamasıdır.

3. Basitlik ve Açı:
Araştırmada basitlik ve açıklık esas alınmalıdır.
Basitlik ve açıklığın temelinde kavramların açıklanmış olması, kullanılan kavramların diğer kavramlardan farklı olan yönlerinin ortaya konulması gerekir.

4. Sınırlılık: Böylelikle konuların karmaşıklığı önlenmiş olur.


BİLİMSEL YÖNTEMDE TAKİP EDİLMESİ GEREKEN AŞAMALAR
1. Sorunu Ortaya Koyup Tanımlamak
2. Konu ile İlgili Bilgi Toplamak
3. Hipotezi Formüle Etme
Hipotezin Sınanması: Olaylar arasında öngörülen ilişkilerin varlığının yada yokluğunun araştırılması demektir. Olaylar arasındaki ilişki kurmak ve olayları bir nedene bağlamak amacıyla tasarlanan önermedir.

Hipotezde 2 türlü' değişken kullanılır.
1. Bağımlı Değişken: Bu bağımsız değişkene bağlı olarak değişir.
Davranış Bilimlerinde bağımlı değişken davranıştır.
2. Bağımsız Değişken: Diğerini etkileyerek esas neden olan değişken demektir. Hipotezi belirler. Davranış Bilimlerinde bağımsız değişken durumdur.
Sarhoş: Bağımsız Trafik Kazası: Bağımlı değişkendir.
4. Veri Toplama ve Verileri Analiz Etmek
a. Deney Tekniği: Yapay hazırlanmış bir durumdur.
b.Gözlem: Sosyolojide çok kullanılmaz. Doğa bilimlerinde kulla

1. İnsanların grup içi davranışlarının bilimsel çalışmalarını yapan, toplumsal güçleri İnceleyen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sosyoloji B) Psikoloji
C) İnsanbilim D) Antropoloji
E) Kültürbilim
YANıT: A

2.Sosyoloji aşağıdaki soruların hangisine yanıt aramaz?
A) İnsanlar neden bir aile kurmuşlardır?
B) İnsanların neden tanrıya inanırlar?
C) Niçin bazı insanlar fakirdir?
D) Bireyin başarısını neler etkiler?
E) Toplumu bir arada tutan kurallar nelerdir?
YANIT: D

3.Aşağıdakilerden hangisi sosyal bilim değildir?
A) Tarih B) Biyoloji
C) Psikoloji D) Antropoloji
E) Sosyoloji

YANIT: B

4.Sosyolojinin, teknoloji, gelir dağılımı ve tüketim ile işbölümü gibi konularla İlgilenen bölümüne ad verilir?
A) Hukuk Sosyolojisi
B) Bilgi Sosyolojisi
C) Bilişim Sosyolojisi
D) Sanayi Sosyolojisi
E) Ekonomi Sosyolojisi
YANIT: E

5.Sosyolojinin yönetme ve yönetilme ile bunların kurumsallaşmasını inceleyen alt dalına ne denir?
A) Bilgi Sosyolojisi
B) Sanayi Sosyolojisi
C) Siyaset Sosyolojisi
D) Hukuk Sosyolojisi

E) Kırsal Sosyoloji
YANIT: C


6.Sosyolojinin ABD'de üç aşamadan geçtiğini söyleyen düşünür kimdir?

A) Reitz-lazarsfeld
B) Comte
C) Spencer
D) Marx
E) Durkheim
YANIT: A

7.Aşağıdakilerden hangisi bir bilimsel araştırma ilkesi değildir?

A) Hipotez oluşturma.
B) Basitlik ve açıklık
C) Sınırlılık
D) Nesnellik
E) Doğruluk ve Tekrar
YANIT: A


8.Aşağıdakilerden hangisi bilimsel yöntemin aşamalarından biri değildir?

A) Sorunu ortaya koymak
B) Bilgi toplamak
C) Tekrar
D) Hipotez oluşturmak
E) Sonuca ulaşmak
YANIT: C

9. Çizgifilm seyreden çocuklar, seyretmeyenlerden daha konuşkandır." varsayımında bağımlı değişken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çizgi film seyreden çocuklar
B) Seyretmeyenler
C) Konuşkanlık
D) Çocuklar
E) Çizgi1ilm
YANIT: C

10. Araştırmalarda bir ,ölçme aracının ölçmek istediğini doğru olarak ölçmesi olayına ne denir?

A) Doğruluk
B) Nesnellik
C) Objektiflik
D) Güvenilirlik
E) Geçerlilik
YANIT: E



ÜNİTE -2
İLK VE ORTA ÇA?DA TOPLUMSAL DÜŞÜNCE

Toplumsal düşünce ilk filozofların felsefe sistemlerinde yer almıştır. Bu düşünce sonucunda sosyoloji bilim dalı olarak ortaya atılmıştır. İlk çağdaki düşünürler 2 gruba ayrılarak incelenmektedir.

1. Sokrat'tan Öncekiler
2. Sokrat'tan Sonrakiler
1. Sokrat'tan Önce Sofistlere Rastlıyoruz: Sofist yunanca bilen, bilgili kişidir.
· Onlara göre toplum yapay ve ulaşılmaz bir varlıktır
· İnsanlar tarafından oluşturulmuş suni bir yapıdır.
· Toplum insanların gizli uzlaşması ile oluşmuştur.
· Asıl olan tabiattır.

2. Sokrat'tan Sonra

PLATON'A GÖRE: (EFLATUN)
· Birey içinde yaşadığı devletin karakterini taşır.
· Toplum bir bütün ve sistemdir.
· Toplumsal düzen vücuda benzer.
· Tanrı tarafından kurulmuş düzendir.
· Başında yöneticiler vardır.
Eseri: Politikadır.

ARİSTO:

* Platon'un etkisi altındadır.
* İnsan toplum içinde yaşayan varlıktır.
* İnsanlık toplumunda Aristo 'ya göre ahlak ve hukuk esastır.
* Esas olan somut olandır.
* Bütün, parçaların toplamından fazla bir şeydir.

Hem Platon hem Aristo Toplum ve Devlet arasındaki farkı görememektedir.

Toplumla İlgilenen İslâmi Düşünürler:

FARABİ:
· Platon (Eflatun) ve Aristo'yu benimser.
· İnsaniyetçi düşünür.
Ona göre 2 Çeşit Site (Şehir Devleti) vardır.

1. Faziletli Şehir: Aydınlar yönetir.
2. Faziletsiz Şehir: Güçlü-Güçsüz
arasında savaş hakimdir.

İBN-İ RÜŞD:
· Devlet yaşlılar ve filozoflarla yönetilmelidir.
· İnsanlar böylece saadete ulaşır.
· Kadın-Erkek eşittir.

GAZALİ: Modern devlet anlayışını getirir.
İBN-İ HALDUN: * İnsan ir__ı:_i dışındaki sosyal olguyu açıklamaktadır.

Eseri: Mukaddime
Konuları: Sanat ve Eğitimdir.
DO?AL HUKUK :
Toplumları idare eden kuralları birleştirme, ortak ve değişmez prensipler bulma amacını taşıyan bir öğretidir.
Thomas Hobbes Jean Jacques Rousseau Jean Budin John Locke Yukarıda sayılan bütün düşünürler İdeal düzenden söz etmiştir.


SOSYOLOJİNİN ORTAYA ÇKKIŞI VE BUNU HAZIRLAYAN ETKENLER

1. 19. yy. ortasında Endüstri Devriminin yol açtığı hızlı toplumsal değişmeler.
2. 1789 Fransız devrimi
3. Emperyalist gelişmeler
4. Doğa Bilimlerinin gelişmesi

AUGUSTE COMTE (1789-1857) Sosyolojinin isim babasıdır. Comte'nin bilimsel yönetimi sosyal dünyaya uygulama fikri Pozivitizim olarak adlandırılır.

Konuları: Toplumsal Düzen (Toplumsal Statik)
Toplumsal Değişme (Toplumsal Dinamik)
Toplumsal değişmenin kaynağı insan düşüncesidir.
Düşünce 3 Aşamadan Geçerek Pozitif ya da Bilimsel Hale Gelir:
1. Teolojik ya da Hayali Hal: İnsan başına gelen olayları tanrı veya tanrılara bağlar.
2. Metafizik ya da Soyut Hal: İnsan olayları doğaüstü varlıklara bağlar.
3. Pozitif ya da Bilimsel Hal: İnsan düşüncesi salt gerçeği aramaktan vazgeçer ve bilgi edinmeyle yetinir.

KARL MARX VE MADDECİ GÖRÜŞ
Çatışma kuramının yaratıcısıdır. Sınıf yapısının temeli olarak üretim ilişkilerini görmüş, devlet ve düşünce sistemini toplumun üst yapısı olarak nitelendirmiştir.
Alt Yapı: Üretim Araçları, Üretim Güçleri, Üretim İlişkileri Ekonomik temeldir.
Üst Yapi: Din, Sanat ,Bilim, Ahlak, Kültür kurumlarından oluşur. Marx' a göre sosyal bilimcilerin görevi dünyayı açıklamak değil, değiştirmektir. Değişim ihtilalci bir yaklaşımla olur.
Eseri: Kapital

EMİLE DURKHEİM (1858-1917)
Toplumu bir arada tutan güçlerin toplumun üyelerince paylaşılan Toplumsal Gerçeğin Temelini; toplumsal bilinçte görmektedir.
İlgi Alanı: işbölümü ve bunun sonucudur.
İşbölümü; endüstriyel toplumların ortaya çıkardığı bir sorun, Anomi'dir.
Anomi: Kuralsızlık durumudur.
İntihar: intiharın nedeni bireysel değil, toplumsaldır görüşünü savunur. Durkheim'm iki amacı:
I. Bireysel davranışların toplumsal güçler tarafından ne şekilde etkilendiğini göstermek.
2. Toplumsal araştırmaları daha pratik hale getirmektir.
Sosyolojiye diğer katkısı da sosyolojik yaklaşımı insan davranışlarını
anlamada kullanmasıdır.

MAX WEBER
Max Weber'e göre sosyoloji toplumsal yaşamdaki önemli nedensel ilişkileri anlamalıdır. Sosyologlar olaylara ön yargılardan arınmış biçimde bakmalıdır.

Weber'in Anlama Süreci 3 Aşamalıdır:
1. Sosyolog olayları gözler ve bireylerin duygularını görmeye çalışır. 2. Bireylerin motifleri yani güdülerini keşfetmeye çalışır.
3. Bireyin duygu ve güdülerine ilişkin davranışlarını veya faaliyetlerini açıklamaya çalışır.
Teknikleri
· ideal Tip Analizi
· Tarih Analiz

SOSYOLOJİDE KURAMSAL YAKLAŞıMLAR
ı. Fonksiyonalist (Görevselci) Yaklaşım:
Kurucusu: TALCOT PARSONS
Makro konuları inceler. (Toplumsal Değişme, Toplumsal Sınıf, Düzen)
Toplum bir fonksiyonlar bütünüdür.
Kuramı: Toplum organize olmuş düzenli ilişkilerden meydana gelen ve her bireyin toplumun temel değerlerini paylaştığı bir sosyal sistemdir.

ROBERT MERTO

Kurama gizli ve açık fonksiyon kuramları eklemiştir. Açık fonksiyon, sistemin içinde bulunanlar tarafından arzulanan ve bilinen fonksiyonlardır. Gizli fonksiyonlar ise sistemin içinde bulunanlar tarafından ne bilinen nede arzulanan fonksiyonlardır. Fonksiyonel yaklaşımda grup birbiriyle ilişkisi olan parçaların fonksiyonel bir bütünüdür. Bütünün parçalarını ve dış fonksiyonlarını bilmek gerekir.
2. çatışma Yaklaşımı: Çatışma burjuva ile proleterya (işçi sınıfı) arasında yaşanır. Karl Marx rekabet, değişim ve gerginlik üzerinde durur.

3. Etkileşimcilik Yaklaşımı;
Toplumda yer alan bireylerin birbirlerini etkilemelerini, karşılıklı ilişkilerini ve bu ilişkileri nasıl gerçekleştirdiğini inceler. Bireyi odak alır.
William James William Thomas John Dewey Charles Horton Cooley George Herbert Mead
Etkileşim kuramcısı semboller üzerinde durur ve insanların semboller aracılığı ile etkileşimde bulunduğunu öne sürer. Kuramcılara Sembolik Etkileşim Kuramcısı denir.
Sembolik Etkileşim davranışlarımızın neye bağlı olduğunu, kendimizi ve başkalarını tanımlamamızın analizini yapmaktadır.
SOSYOLOJİ GELENE?İNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

İki kuram daha vardır:

1.Sosyal Alışveriş Kuramı: Değişim yaklaşımı genelde Ekonomistlerin, Antropologların ve Psikologların fikirlerine dayalıdır.
Kuram; etkileşimin Ödül ve Cezalara dayalı bir alışveriş olduğunu İleri sürer.
Kuramdaki Değişim toplumsal değişmeden çok karşılıklı bir alışveriştir. Bu nedenle Sosyal Alışveriş Kuramı denir.

19. yy Ekonomistlerinden;
Adam Smith John Stuart Mill David Ricardo Jeremy Bentham İnsanı sırf kendini düşünen her zaman kar etmeyi amaçlayan ve akılcı olan bir varlık olarak düşünmüşlerdir.
Temsilcisi:
George C. "omans; İlkel ekonomi ve davranışsal psikolojiden geliştirilen alışveriş kuramını tanıtır.

TÜRKİYE'DE SOSYOLOJİ

I. Dünya savaşı sırasında edebiyat fakültesinde okutulmaya başlanıldı. Osmanlı imparatorluğunda 2 Türlü Akım vardır.

1. Prens Sabahattin tarafından temsil edilen Leplay Okulu
2. Ziya Gökalp - Mehmet İzzet tarafından temsil edilen Comte Durkheim Okuludur.

Ziya Gökalp; Pozitivizmden yola çıkar. Düşünce eksenini, ulus ve terakki konuları oluşturur.
Pozitivizm; salt gerçeği ve olayların nedenlerini aramaktan vazgeçer,
olaylar hakkında bilgi edinmekle yetinen ideolojidir.

1. "Asıl olanın doğa değil, toplum olduğu savı hangi düşünürle başlar?
A) Sokrat
B) Plato
C) Aristo
D) Sofistler
E) Farabi

YANIT: A
2. Politika adlı eserin sahibi, "bütün, parçaların toplamından fazla bir şeydir," "esas olan somut olandır" gibi düşünceleri öne süren filozof kimdir?
A) İbn-i Haldun
B) Sokrat
C) Plato
D) Aristo
E) İbn-i Rüşd

YANIT: D

3. Toplum çalışmalarında "Faziletli - Faziletsiz şehir" ayrımını yapan düşünür kimdir?
A) Haldun
B) Sokrat
C) Farabi
D) Aristo
E) Gazali

YANIT: C

4.Mukaddime adlı eseri bir sosyolojik yapıt olarak alınabilecek düşünür kimdir?

A) Gazzali
B) Haldun
C) Rüşd
D) Farabi
E) Locke
YANIT: B


5.Aşağıdakilerden hangisi sosyolojinin ortaya çıkışını hazırlayan etkenlerden biri değildir?
A) Endüstri devrimi
B) Fransız ve Amerikan ihtilalleri
C) Emperyalist gelişmeler
D) Doğa bilimlerindeki hızlı gelişmeler
E) I. ve II. Dünya Savaşları
YANIT: E

6.Üç hal yasasını ortaya koyan ve sosyolojinin babası olarak bilinen düşünür aşağıdakilerden hangisidir?

A) Marx
B) Spencer
C) Comte
D) Durkheim
E) Weber
YANIT: C


7.Alt yapı ve üst yapı gibi kavramlarla toplumu açıklamaya çalışan ve ünlü "maddeci görüş. teorisiyle bilinen çatışma kuramcısı aşağıdakilerden hangisidir?

A)Marx
B) Comte
C) Durkheim
D) Weber
E) Spencer
YANIT: A


8."Toplumu organize olmuş, düzenli ilişkilerden meydana gelen ve her bireyin toplumun temel değerlerini paylaştığı bir sosyal sistem" olarak 'gören yaklaşım aşağıdakiIerden hangisidir?
A) Çatışma Kuramı B) Etkileşim
C) Fonksiyonalist D) Sosyal alışveriş
E) Feminizm
YANIT: C
.
9. Belirli bir otoritenin varolduğu her yerde çatışmanın da varolduğunu söyleyen düşünür kimdir?

A) Comte
B) Marx
C) Coser
D) Dahrendorf
E) Parsons

YANIT: D

10.Aşağıdakilerden hangisi bir sosyal alışveriş kuramcısıdır?
A) Parsons B) Durkheim
C) Marx D) Comte
E) Homans
YANIT: E


ÜNİTE -3 Toplum ve Toplumsal Yapı

Sosyolojik Analizlerin 2 Boyutu Vardır.

MAKRO: Sosyolojinin konusu toplumun kendisi, genel yapısı ve ilişkileridir.
MİKRO: Sosyal etkileşim üzerinde durmaktadır.

TOPLUM
Toplum ve birey birbirinden ayrılamaz parçalardır. Toplumun birey üzerindeki etkisi daha fazladır. Toplum içinde yaşadığımız her şey öğrenilerek kazanılır. Toplum insanları etkileyen gerçek ilişkiler bütünüdür.
Toplumdan Söz Edebilmek İçin Belirli Şartlar Olmalıdır:
Belirli bir toprak parçası
Belirli idare biçimimini benimsemek
Ortak kültür
TOPLUMSAL YAPI:

Toplumdaki organize olmuş toplumsal ilişkilerin bir bütünüdür. Toplumun çerçevesidir.
Toplumsal Yapıyı Oluşturan Parçalar 6.tanedir:
1. Kültür: Çevremizdeki insanlardan öğrendiğimiz toplumsal bir
mirastır (dil, inançlar, değerler)
2. Toplumsal Sınıf: Kalabalık bir insan grubu, sahip oldukları benzer gelir düzeyi eğitim ve yaptıkları işler ve kabaca karşılaştırılabilir saygınlık ölçüleriyle toplumsal sınıf olarak tanımlanır.
3. Statü: Bireyin toplum içindeki pozisyonudur. Birkaç statüye sahip
olunabilir. Bunlardan birinin önemli olması temel statü ve master statüdür.
Bireyler toplum içinde statüsünü 2 biçimde elde ederler:
a. Edinilmiş Statü: Bireyin doğrudan bir çabası olmadan kendi dışındaki faktörler tarafından sağlanan statüdür. (yaşlı, genç, kadın, erkek)
b. Kazanılmış Statü: Bireyin kendi isteği ve çabalarıyla, gönüllü

Rol: Öğretmenlik, Meslektaşlık, Babalık, Araştırmacılık
5. Gruplar: İnsanların bir grubu oluşturabilmeleri için aralarında kesin bir ilişkinin ve etkileşimin olması gerekir. Grup Üyeleri benzer değer, norm ve beklentileri paylaşırlar.
a. Birincil Gruplar: Grup Üyeleri arasında yoğun bir biçimde ilişki olan ve birbirlerine sevgi ve özveri duyguları ile bağlı insanlardır. (Aile, Arkadaşlık)
b. İkincil Gruplar: Birbirleriyle geçici bir biçimde ilişki kuran ve çıkar amacı taşıyan gruplardır. (İşletmeler, siyasi partiler)
6. Toplumsal Kurumlar: Toplumsal Kurumlar toplumun yapısı ve temel değerlerini koruması açısından zorunlu sayılan nispeten sürekli kurallar topluluğudur. .

Sosyologlar 9 Temel Kurum Tanımlamaktadır.

1. Aile
2. Din
3. Hukuk
4. Politik
5. Ekonomik
6. Eğitim
7. Tıp
8. Toplumsal Kurumlar
9. Askeri

Fonksiyonalist Kurama Göre toplumsal kurumlar 5 Temel Gereksinimi karşılar:
ı. Yeni Üyelere sahip olmak
2. Yeni Üyeleri toplumsallaştırmak
3. Mal ve hizmetleri Üretmek ve dağıtmak
4. Toplumsal düzeni korumak
5. Yaşama bir anlam kazandırmak

Çatışma Kuramı; bu temel fonksiyonları kabul etmekte ancak ortak amaç için uyumlu çalışmadıklarını ileri sürmektedir. Kurumların varlığını, zenginliğin korunması amacıyla küçük bir grubun elinde olması ile açıklar.
Görevselciler ise sosyal kurumları; insan ihtiyaçlarını karşılamak için var olduğunu öne sürmektedir.
TOPLUM TÜRLERİ (5 tanedir)

1. Avcı ve Toplayıcı Toplumlar:
40 kişiyi geçmeyen Birincil Gruplardır.
* En önemli kurum ailedir.
* Politik kurum yoktur.
* Bireyler eşittir.
* Göç olgusu yoğundur.
* Her birey belirli süre kabile reisliği yapar.
* En büyük zenginlik yiyecektir.
* Statü farklılaşması fazla değildir
2. Göçebe ve Çobanlık Toplumları
Çobanlık Yaparak geçimlerini sağlarlarmış.
* Ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.
* Çatışma artmıştır.
* Dini inançlar yaygın olarak yer alır.
* Birkaç tanrıya tapılır. '
* Nüfus artmaya, politik ve ekonomik kurumlar gelişmeye, toplumsal ve kültürel yapı farklılaşmaya başlamıştır.
3. Tarım Öncesi Toplumlar (İlkel Tarım Toplumları): Yerleşik bir yaşam düzenidir. Geçim çapa kullanarak yapılan tarımla sağlanır. Bu toplumlar bahçıvan kültürü özelliği taşırlar.
4. Tarım Toplumları:
* Geçimi tarıma bağlıdır.
* Şehirler kurulmuş ve sınıflar belirginleşmiştir.
1. Konusu sosyal etkileşim olan sosyoloji daima ne denir?
A) Mikro Sosyoloji B) İletişim Sosyoloji
C) Sosyal Bilimler D) Makro Sosyoloji
E) Etkileşim Sosyoloji
YANIT: A.
2."İnsanları etkileyen gerçek ilişkiler bütününe" ne denir?
A) Topluluk B) Grup
C) Rol D) Toplum
E) Yapı
YANIT: D

3.Aşağıdakilerden hangisi toplumsal yapıyı oluşturan parçalardan biri değildir?
A)Aile
B) Kültür
C) Sınıf
D) Statü
E) Rol
YANIT: A

4.Toplumun, toplum olarak algılanabilmesi için belli şartlar gerekir. Aşağıdakilerden hangisi bu şartlardan biri değildir?
A) Ortak bir toprak parçası
B) Ortak bir dil
C) Ortak bir idare
D) Ortak bir otorite
E) Ortak bir kültür
YANIT: B

5.Bireyin toplum içindeki pozisyonuna ne denir?
A) Rol B) Statü
C) Kültür D) Sınıf
E) Grup
YANIT: B


6.Aşağıdakilerden,hangisi toplumsal kurumlardan biri değildir?
A) Aile B) Din
C) Politika D) Hukuk
E) Rol
YANIT: E


7.Aşağıdaki/erden hangisi toplumların sahip oldukları temel karakteristiklerden biri değildir?
A) Her toplum değişime karşı direnç gösterir.
B) Toplumsal kurumlar birbirleriyle iletişim içindedir.
C) Her toplum belli bir dille iletişim kurar.
D) Toplumsal kurumlar zamanla değişirler.
E) Toplumsal kurumlar toplumdaki sorunların merkezidir.
YANIT: C






8.Fonksiyonalist kurama göre, toplumsal kurumlara belli nedenlerden dolayı gereksinim vardır. Aşağıdakilerden hangisi bu neden/erden biri değildir?

A) Yeni üyelere sahip olmak
C) Mal ve hizmet üretmek
B) Yeni üyeleri toplumsallaştırmak
D) Grupları yönetmek
E) Toplumsal düzeni sağlamak
YANIT: D


9.Toplum türleri içinde en ilkeli aşağıdaki/erden hangisidir?
A) Tarım öncesi topluluklar
B) Tarım Toplulukları
C) Avcılık ve toplayıcılık
D) Çobanlık
E) Endüstriyel
YANIT: C

10. Hangi toplum türünde edinilmiş statü/er yerine kazanılmış statüler görülmeye başlar?

A) Avcılık ve toplayıcılık
B) Çobanlık
C) ilkel tarım toplulukları
D) Tarım toplumları
E) Endüstriyel toplumlar

YANIT: E



ÜNİTE -4 KÜLTÜR


KÜLTÜR NEDİR?

Kültür: İnanç, değer, norm, "davranışlar ve bir nesilden diğer bir nesile aktarılan maddi öğelerden oluşan bir bütündür. "
Toplumda yaşayanların öğrendikleri ve paylaştıkları her şeyi kapsar. Toplumda yaşayan insanlara rehberlik eder, insanlar arasındaki ilişkileri yönlendirir.
Kültür, Toplumdaki paylaşılan ortak ürünlerden oluşur.
Toplum ise, ortak kültürü paylaşan ve birbirleriyle etkileşimde bulunan insanlardan meydana gelir.
Toplumda Kültür Öğeleri
1. Maddi:
2. Manevi: Soyut

KULTURUN ÖZELLİKLERİ:
. Toplumsal bir üründür. :Öğrenilerek kazanılır.
. İnsanlar arası etkileşim sonucu doğup, gelişir. *Dil kullanabilme yeteneği
. Genetik bir faktör değildir. (kalıtsal olarak babadan oğula geçmez)
. Her toplumun kültürünün kendine özgü oluşudur. "

KÜLTÜREL FARKLILIKLAR VE KÜLTÜREL BİRLEŞME
Gelenekteki değişiklik diğer gelenekleri etkiler ve değişikliğe neden olur. Toplumbilimciler bu olaya Birleşme adını vermektedir.
. Kültürün bütün parçalarının herhangi bir biçimde birbirlerine bağlanmasına Kültürel Birleşme (Entegrasyon) denir.

DİL VE KÜLTÜR

Kültür, insanların toplumsal mirasıdır. Kültürün yaratıcısı ve aktarılışı sembollere dayanır.

Sembol, insanların iletişimde kullandıkları anlam ifade eden her şeydir.
Sosyologları kültürün manevi öğelerine bazen Sembolik Kültür adını verirler. .
Dil, insanlar için evrensel olmasına karşılık, her ülkenin kendine uygun bir lisanı vardır.
Dil, insanların birbirlerine deneyimlerini, fikirlerini, bilgilerini aktarımlarına yardımcı olan alettir. Kültür, dil yardımıyla varlığını sürdürür.
Edward Sapir ve Benjamin Whorf: "Dünya hakkındaki görüşlerimizi etkileyen şey, öğrenmiş olduğumuz dille bağlıdır ve gerçeklik hakkındaki algılarımızı tayin eden şey kullandığımız dilin gramer ve kelime yapısıdır." tezini savunurlar.

KÜLTÜRÜ OLUŞTURAN PARÇALAR (NORM-DE?ERLER)

NORM: Kültürün belirlediği yerleşik davranış kurallarıdır. Toplumsal düzeni sağlayan bireylere yol gösteren doğru ve yanlışı olumlu ve olumsuzu belirleyen kurallar, standartlar ve fikirlere NORM denir.
Yaptırımı olan kurallar sistemidir.
Ödül ve ceza ile güvence altına alınır. Resmi ve Gayri resmi olabilir. Bireyin toplumsallaşma sürecinde öğrenilir (Bilet alırken kuyrukta bekleme)
Toplumdan topluma farklılık gösterir.
Toplum içinde de zaman içinde değişir.
DE?ER: Bir toplumun kültürünü öğrenmek demek o kültürün değerlerini bilmektir. .
İnsanların iyiyi, doğruyu, güzeli ve çirkini tanımlamak için koymuş oldukları standartlardır.
Norm ve Değerler Arasındaki Temel Farklılık Değerlerin soyut ve genel kavramlardan meydana gelmesi, Normların ise belirgin ve yol gösterici oluşlarıdır. .
Değerler bizlere kültür yoluyla aşılamakta olduğu için onları saptamak ve tanımlamak normlar kadar kolay değildir.

Sosyolog Robin Williams ABD'de 15 Temel Değerin Varlığını Saptamıştır.

ı. Başarı ve Yükselme 9. Demokrasi
2. Bireyselcilik ıo. Eşitlik
3. Çalışma ve Aktif Olma 11. Eğitim
4. Pratiklik ve Yeterlilik 12. Dine Bağlılık
5. Bilim ve Teknoloji 13: Romantizm.
6. İyi bir hayat biçimi 14. Tek Eşle Evlilik
7. Humanistlik 15. Grup üstünlüğü ve Grup Başarısı
8. Özgürlük

Değerler zamanla değişebilir yerine yenileri gelebilir, eskiyen değerler atılabilir. Her Her Toplumun kendine özgü değerleri vardır.

Günümüzde Eklenen Değerler

1. Boş Zaman Etkinlikleri 3. Çevreye Saygılı Olma
2. Vücut Sağlığı ve Sağlıklı Yaşam 4. Kendi Kendine Yardımcı
Olma ve Kendini Gerçekleştirme

KÜLTÜRÜN KENDİ İÇİNDEKİ FARKLILIKLARI

Kültür, bir birleşmedir, her parçası birbirleriyle anlamlı bütünler oluşturur ve birbirini tamamlarlar.
Geleneksel endüstrileşmemiş toplumda kültür farklılıkları AZ Modern gelişmiş toplumda kültür faklılıkları ÇOKTUR
Popüler - Fakirlik Kültürleri
Popüler Kültür: Yaşadığımız günlük hayaI. hobilerimizi, TV. kitapları, sergileri kapsar. Bizi geçmişe bağlayan bir araçtır (Zeki Müren)
Fakirlik Kültürü: Antropolog Oscar Lewis öne sürmüştür. Fakirlerde başarılı olmak için gerekli istek, arzu ve disiplinin olmadığını ileri sürmektedir. Fakirlerin davranışlarının toplum tarafından sapkın olarak nitelendirildiğini savunmaktadır.
Hyman Radman: Bunu red ederek aşağı statü deki insanların toplumun temel başarı değerlerini red etmeden alternatif bir değer düzeni geliştirdiklerini öne sürmektedir.

İdeal- Gerçek Kültürler

İdeal Kültür: Toplumu bir arada tutan norm ve değerlerin sadece kurallarda geçerli olmasıdır.
Gerçek Kültür: Günlük yaşamdaki uygulanış veya bulunuş biçimidir. (Vergi kaçırma, Kopya çekme) Toplumda yaşayan insanlar ideal ve gerçek kültür ayrılığı üzerinde çok büyük bir önemle durmazlar. Bu tür zıtlıklar genelde gözardı edilerek görülmemeye çalışılır (Kendini budizme adamış bir rahip hayatımda kimseyi incitmeme, öldürmeme amacını güder ancak yaşaması için balık tutmalıdır ama balık tutmak da bir anlamda bir canlıyı öldürmektir.) . .
Demokratik hak ve özgürlükler üzerinde duran toplumda bireylerin seçme ve seçilme özgürlükleri Yoksa burada ideal ve gerçek kültür farklılığını görebiliriz.
Yüksek - Yaygın Kültürler: Toplum içinde özel bir yaşam biçimi, zevkleri alışkanlıkları olan küçük bir grubun sahip olduğu kültürdür.

Alt - Karşıt Kültür
Alt Kültür (subcultures): Toplumun temel kültürel değerlerini paylaşan ancak bunun dışında kendini diğer gruplardan ayıran değer, norm ve yaşam biçimi olan gruplardır.
Alt kültür üyelerinin diğer alt kültürlere Etnosentrik Tutumları vardır. Yani kendi alt kültürünü üstün görüp diğerlerini aşağılarlar.
Yaşlılar içinde yaşadığı baskın kültüre artık Etnosentrik duygularla Bağlanmışlardı.
Bir grubun değer ve normları üyesi oldukları toplumun değer ve normlarını yansıtıyorsa buna Alt Kültür denir. Gruplar arasında ki faklılıklar büyüdükçe, sosyal çatışmaların derecesi de artar.
Karşıt Kültür: Bir alt kültür olup, norm ve yaşam biçimleri açısından içinde yaşanılan kültüre ters düşen tutum ve davranışları içerir.
Toplumun sahip olduğu, gurur duyduğu norm ve değerleri red ederek,
karşıt tutum ve davranışlara sahiptirler. Gençler arasında yaygındır.
Grubun değer ve normları toplumun genel kültürüne ters düşecek
nitelikte ise buna Karşıt Kültür denir.
ETNOSENTRİZM VE KÜLTÜREL RELATİvİzM

Kültür taassubu veya ben merkeziyetçilik diye bilinen Etnosentrizm kişinin kendi kültürünü temel olarak alması ve diğer kültürleri kendi kültürü açısından değerlendirmesi demektir.
Boks ve güreşi en iyi spor, boğa güreşini vahşet olarak nitelendiren görüş Etnosentrik bir düşüncedir.
Etnosentrizmin hem olumlu, hem de olumsuz yönleri vardır. Bunlar: Olumlu Yönü : Grup bağlılığının artması
Olumsuz Yönü: Ayrımcılıklara neden olup, onları küçümsemeye ve dışlamaya iten davranışlara yol açmaktadır.

Bir toplumda yaşayanların öğrendikleri ve paylaştıkları _'e ne denir?

B) Sanat D) Rol

A) Kültür
C) Değer
E) Norm
YANIT: A. Kültür, bir toplumda yaşayan kişilerin o toplumdan öğrendikleri ve paylaştıkları herşeydir.

2.Aşağıdakilerden hangisi kültürün manevi öğelerinden biridir?
A) Giyim B) Moda
C) ,Bina D) inanç
E) Techizat

YANıT: D. Kültür kendi içinde hem maddi hem de manevi öğelere sahiptir. Inanç, değer gibi şeylerde kültürün manevi öğeleri arasındadır.

3.Aşağıdakilerden hangisi kültürün özelliklerinden biri değildir?
A) Nesilden nesile aktarılabilir B) Toplumsal bir üründür
C) Bir topluma özgüdür. D) Oğrenilerek kazanılır
E) Değişmez
YANıT: E. Kültür, değişen değer ve normları sayesinde zamanla çok yavaşta olsa değişir.

4. Kültürel birleşme nedir?
A) Anlam ifade eden değerler
B) Elit tabaka tarafından kullanılan benzer değerler
C) Kültür öğeleri arasındaki uyum
D) Yaptırımı olan kurallar
E) Kültürün bir alt kültürüdür.
YANıT: A. Kültürel birleşme yani integrasyon kültürü oluşturan öğeler arasındaki uyum ve benzerliktir.